Sanat

Bellini’nin İdealindeki Fatih Portresi Nasıl Oluştu?

İstanbul’un fatihi Sultan Mehmed’in portresini yapmak için, Bellini saraya getirilmiş; belki günler belki haftalarca padişahı karşısında oturtup saatlerce onu çizmiş gibi bir hikaye bekliyorsanız şayet, yanıldınız çünkü bu yazıda Georgio Bellini’nin meşhur Fatih portresini çizerken aslında padişahla hiç karşılaşmamış olabileceği, çünkü zaten buna gerek olmadığından bahsedeceğim. Çünkü Osmanlı’nın tanınmış birçok usta sanatçısı vardı. Elbette bunlardan biri olan Nakkaş Sinan Bey, hakkında çok az şey biliniyor olmasına karşın, onun portre resimlerde çok başarılı olduğu şüphesiz. Kendisini eğitim için yurtdışına gönderen Fatih Sultan Mehmed’in meşhur bir portresinde önemli bir rol oynaması ve yalnız bu resimden Sultanın kişiliğine dair çıkarılan anlamlar ile alanında ne kadar usta olduğu açık bir sanatçıdır. Kuşkusuz, portreciliğin saraya taşınmasında etkili rol oynayan bu şahıs, Osmanlı ile Avrupa üslubunu başarılı şekilde sentezlemiş ve yeni bir kültür yaratmıştır. Yani batı sanatçılarının Fatih’i hiç görmeden, saraya hiç ayak basmadan onun resmini nasıl yaptıklarını gelin birlikte inceleyelim. Tabii Nakkaş Sinan Bey’in sanatını anlamak için, Nakkaşhane’ye kısaca bir değinmek gerekir.

Nakkaşlar denen sanatçı grubu, Osmanlı sarayı için eser veren sanatçı ve zanaatkarlardan oluşan ehl-i hiref teşkilatının büyük bölümünü oluşturmaktaydı. Nakkaşlar yazma eserleri resimlendiren, metinleri sınırlandıran cetvelleri çizenler, boyaları hazırlayanlar ve bezemeleri yapanlar olarak farklı gruplara ayrılırdı. Bunun dışında ahşap ve mukavva malzemeden yapılan küçük el sanatlarının bezenip dokuma sanatlarında kullanılan desenleri hazırlamaktan sorumlu sanatçılardı. Osmanlı Sultanları, ecdatları Selçuklu Sultanları gibi saraylarında nakkaşhaneler kurdurarak onların çalışmalarına uygun ortam sağladılar. Fatih döneminin nakkaşbaşı Sinan Bey’in batıda öğrenim görmesi, Padişah portrelerini minyatür tarzında yapması ile bir geleneği ortaya çıkarmıştı. Sinan Bey’in bu değerli çalışmalarından ve Fatih döneminden sonra minyatürcülük meslek olarak önem kazandı. Bu ilginin doğurduğu Topkapı Sarayı hazinelerinde ve İstanbul Üniversitesi kütüphanesinde birçok eserdeki kaydedilen minyatürlerin zenginliği bunu kanıtlar seviyeye ulaşmıştır.

Nakkaşhane’de Portre Geleneği

Avrupa’da doğan ve tüm sanata etki eden Rönesans akımında hümanizmin öne çıkması ile bireyselliğin geldiği resimlerde artık daha detaylı, özellikle ruhun aynası olan gözlerin dolayısıyla insan yüzünün resmedilmesine karşı istek ve verilen önem portreciliği doğurmuştur. Ressamlar önceleri yandan çizdikleri yüz hatlarını artık ön profilden almaya başlamış, bu gelenek Osmanlı’da ise Fatih Sultan Mehmed döneminde sultanın vesilesiyle saray nakkaşhanesine taşınmış, Türk nakkaşlar artık portrecilik ile tanışmış ve bu geleneği minyatürlerde dahil uygulamaya çabalamışlardır.

Sinan Bey Kimdir?

Literatürde, Sinan Bey hakkında bilgiler az olduğundan, Topkapı Saray Müzesi’ndeki muhafaza edilen bir eserdeki Sultan Mehmed’in ayaklarını bağdaş kurarak oturmuş gül koklayan portresinin, bir zamanlar onun eseri zannedilmesinin sebebi şudur ki Mustafa Ali Efendi tarafınca Bursalı Ahmed’in “Portrecilikte üstat” olduğunun zikredilmesi, onun hocasının Nakkaş Sinan Bey olmasından bu imzasız eser ona atfedilmiştir

Nakkaş Sinan’a ait olduğu düşünülen Fatih portresi I.

Her ne kadar bu eserin Şiblizade Ahmet’e mi ya da hocası Nakkaş Sinan’a mı ait olduğu netlik kazanmamış olsa da portre eğitimini bizzat portreciliğin doğmuş olduğu ortamda, Avrupa’da almış olan Nakkaş Sinan bu geleneği Osmanlı geleneği ile güzelce sentezlemiş olduğu söz konusu portreden açıkça anlaşılmaktadır. Daha önce Osmanlı’da böyle bir eseri, Osmanlı’nın kendi nakkaşı vermemişti bu sebepten eserdeki Avrupai havayı aldığımız yan profilde, göz altı çukurları dahil detaylı ve başarılı şekilde üstünde çalışılmış olup, Osmanlı geleneği ise kullanılan renklerle, takılarla, padişahın oturuş şeklinin resme dahil edilmesi ile nakkaş bize hissettirmektedir.

Filiz Çağman ve Zeren Tanındı’ya göre Topkapı Saray Müzesi, Yakub Bey albümünde yer alan eser, Fatih’in gül koklayan portresi olarak tanınır. Fatih’in bu imgesi, 1579’da Nakkaş Osman tarafınca Şema’ilname’ye uyarlanmış olup, Paolo Giovio’nun Osmanlı portrelerinin bu dönemde Avrupa’da tanınmaya başlaması ile Avrupa geleneğine geçmiştir. Sultanın bu imgesi bazı araştırmacılara göre Timurlu portrelerinden esintiler taşımaktadır. Portrede Batı tarzı gölgeleme teknikleri ile İslam minyatürüne has çizim stili sentezlenmiştir.

Bellini’nin Fatih Portresi

Portreden çıkarabilecek ikonografi konusunda bazı araştırmacılara göre eserdeki göstergeler Sultan’ın tevazu sahibi olduğu ve sade bir hayatı tercih ettiği anlamı, portredeki bağdaş oturma tarzı ile gösterilmektedir. Sultanın ulema tarzı sarığı ise onun İslami kimliği ile toplumdaki statüsüne işaret etmektedir. Fatih’in peygamber efendimize olan hayranlığı ve sevgisini ise elindeki gülü tutarken bir yandan da koklaması ile gösterilmeye çalışılmıştır. Diğer elinde tuttuğu mendil ile padişahın naif ruhuna işaret eden bir göstergedir. Mendil Türk kültüründe, bir mesajı üstü kapalı vermek için sevenlerin kullandığı bir araçtır.

Fatih’in elbiselerinde kullanılan renkler bazı araştırmacılara göre onun kişiliğinden çok rahatlık, ferahlık gibi anlama gelen mavi renk özellikle seçilmiştir. Giysi kolundaki kıvrımlarda bile bulunan anlamlar vardır onlardan biri Sultanın yeniliğe açık ve batıya dönük kişiliğine işaret etmektedir.

Başka kaynaklara göre ise portrecilik, Nakkaş Sinan’ın sanatındaki başarısını gösterdiği gibi sınırlarını da göstermektedir. Anatomi çalışmaları yetersiz kaldığında bunu vücuda bol gelen elbise ve kaftanlar ile örtmekte olup bu eserdeki elbise kıvrımları, geniş elbisesi ve renkleri eğitim aldığı İtalya resim üslubunun etkilerini göstermektedir.

Nakkaş Sinan’a ait olduğu düşünülen Fatih Portresi II.

Venedikli ressam Gentile Bellini’nin eseri olan Fatih Sultan Mehmed portresindeki detaylardaki ve geneldeki göstergeler ile Nakkaş Sinan’ın yapmış olduğu portre karşılaştırılınca, biri batıda biri doğuda doğup büyümüş iki farklı kültürün üçüncü Mehmed’i nasıl imgelediklerini veya gördüklerine dair izleyicide fikir oluşturuyor olmasına karşın belki de birbirinden etkilendiklerini çünkü zaten aynı kültürden eğitim alma şansına eriştiklerini gözler önüne sermekte.

Bellini Centile. "Sultan II Mehmet". 1480. Milli qalereya, London.jpg

KAYNAKLAR

  • Aslıhan Tonguç, “Geleneğin Yenilenmesi: Minyatür, Bakış ve Farklı Görme Rejimleri Bağlamında “Fatih Portreleri Çözümlenmesi
  • Edebiyat ve Sanat Akademisi “Minyatürcü Sinan Bey”
  • Zeren Tanındı, “Sinan Bey”

Bir Cevap Yazın