Deneme, Resim, Sanat, Sanat Tarihi

Camille Pissarro İle: Şehir Yaşantısından Kesitler

Modern sanatın öncüsü sayılan izlenimcilik akımı bir diğer yaygın kullanımı da olan empresyonizm, 19. Yüzyıl’da Fransa’da ortaya çıkmıştır. Empresyonizm de sanatçı bir olayı ya da nesneyi doğrudan anlatarak göze hitap etmeyi tercih etmez. Sanatçı eserlerinde kendi hayal gücünün soyut dünyasından çıkan duygularının ve izlenimlerinin yer yer silikleşerek paslanmış fırçalardan tuvale dökülmesini sağlayacak olan bir akımın izlerini taşır. Elit kesimin gösterişli duvarlarından sıyrılarak halkın sıradan dünyasına inen ve bunu da özgürlük anlayışıyla ilişkilendiren Empresyonist ressamların çalışma alanları kırsal bölgeler, büyük şehir manzaraları veya deniz kıyıları olmuştur. Ayrıca klasik akım ressamlarının kullandığı renklerin dışına çıkarak doğanın parlak ve canlı renklerinden ilham almışlardır. İzlenimcilerin bekli de en önemli özelliği yoğun ve serbest fırça vuruşlarıyla bireylerin bilinçaltında ki izgileri canlandırmaktır ki bu da zaten ilerleyen süreçte sürrealizmin gelişmesine de kapı aralayacaktır.

Empresyonizmin ortaya çıktığı dönem göz önünde bulundurulursa akımın çıkışı büyük bir devrim niteliğindedir demek çok da abartı olmayacaktır şayet dönemin sanat eserlerine bakılacak olursa genellikle tarihi, mitolojik ve edebi konular son derece gerçekçi bir şekilde tüm ayrıntılarıyla yansıtılarak tuvale aktarılmıştır. Yani daha seçkin bir kesime hitap eden ve onları konu alan eserler yoğunluktaydı diyebiliriz.. Fakat izlenimcilik akımı, hayatın kendine has ritmik melodisine karışınca bu akımın büyüsüne kapılan ressamlar da gündelik hayatın içinden kesitleri kendi hayali dünyalarına göre renklendirerek bizlere sunmaya başlamışlardır. Bu da aslında 19. yüzyılın sosyolojik yapısını günümüze taşıyan ve geçmişle geleceği fırça darbeleriyle eşsiz bir şekilde birleştiren bir sanat akımı olduğunu hissettirmektedir.

Genel hatlarıyla izlenimcilik akımını özetledikten sonra akıma eserleriyle büyük dokunuşlarda bulunan ve dönenim ilgi çekici ressamlarından biri olan Camille Pissarro ile devam etmek istiyorum. Pissarro bana kalırsa oldukça ilginç bir ressam, tuvallerinde kullandığı kesik ve kırıcı fırça vuruşlarını tamamlayan canlı renk seçimleriyle eserlerine adeta bakmaya doyamıyorsunuz.. Önemli bir izlenimci ressam olan Camille Pissarro; Monet, Renoir, Degas olmak üzere birçok empresyonist ressama da ürettikleriyle ilham olmuştur. İzlenimcilik akımının kurallarına bir tepki olarak ortaya çıkan post empresyonizmin önemli isimlerinden olan Cézanne, Gauguin, Van Gogh ve Seurat’ın eserlerinde de Piassarro etkisini rahatlıkla görebilirsiniz.

Camille Pissarro İle: Şehir Yaşantısından Kesitler
Camille Pissarro Gece Montmartre Bulvarı | Fotoğraf Kaynağı: İstanbulsanatevi

Camilla Pissarro içindeki izlenimci ruhu dışarı vurmak isterken 1880’li yıllarda Paris’te bulunan Grand Hôtel de Russie’de bir oda kiralamaya karar verir. Bu hoteli tercih etme sebebi ise iki tane büyük bulvarın kesişimin de bulunuyor olmasıdır çünkü gördüklerini açık havada anlık olarak resmetmek bir takım zorlukları da beraberinde getirebilmektedir. Pissarro da bu duruma uzun soluklu bir çözüm üreterek bu binanın odasını tercih edip işini kolaylaştırmıştır. Böylelikle Paris’in en büyük bulvarlarını en güvenli şekilde gözlemleyebilme şansını elde etmiştir. Sonuç olarak da bu odanın bakış açısından şehrin tüm ruhunu içine çekerek anın sonsuzluğunu büyük bir ustalıkla tuvaline aktarmıştır.

Paris’in o dönem gözde bölgesi olan Montmartre, sanatçıların da yoğunlukta olarak gelip gittiği bir yermiş. Böylesi hareketli bir bölgeyi de kaçırmak istemeyen Camilla Pissarro da otel odasından gözüken Montmarte Bulvarını bir süre sonra tüm canlılığı ile tuvaline dökmeye başlar.

Camille Pissarro İle: Şehir Yaşantısından Kesitler
Yağmurlu Öğleden sonrada Montmartre Bulvarı | Fotoğraf Kaynağı: Amazon

Pisarro, Grand Hotel de Russie’de kiraladığı bu odada üç aylık bir süre zarfı içerisinde İzlenimcilik akımının en nadide eserlerinden olan meşhur Montmartre Bulvarı’nın on üç farklı resmini yapmıştır. Çünkü resmini yapacağı manzaranın ya da nesnelerin farklı hava koşullarında, mevsimlerinde veya günün belli saatlerinde almış olduğu ışık yoğunluğunu ve açılarını takip eder ve ortaya çıkan ışık tonlarını da kendi yaratıcı bakış açısıyla birleştirerek resmini tamamlarmış.. Montmarte Bulvarını resmederken kentin kendine has dokusunun getirmiş olduğu ruhu kendi ilk izlenimleriyle birleştiren Pissaro, eseriyle adeta Montmartre Bulvarının derinliğine çeken bir perspektif etkisi yaratır.

Bu on üç farklı resim arasında en bilinenleri; Yağmurlu Öğleden sonrada Montmartre Bulvarı “The Boulevard Montmartre Afternoon In The Rain”, İlkbahar Sabahında Montmartre Bulvarı “The Boulevard Montmartre On Spring Morning”  ve Gece Montmartre Bulvarı “The Boulevard Montmartre At Night” dır.

Camille Pissarro İle: Şehir Yaşantısından Kesitler
İlkbahar Sabahı Montmartre Bulvarı | Fotoğraf Kaynağı: Wikipedia

Montmarte Bulvarı eserlerine baktığınız da adeta sizde aynı odanın içinden caddenin değişen dinamiklerine Pissarro ile birlikte şahit oluyormuş gibi hissedersiniz. Otel odasının penceresinden şehre uzanan sanatsal bir yolculuk yapmaya başlarsınız. Tabloların içerisinde kaybolmaya başladığınız anda size bulvarın kenar kısımlarında yer alan ve caddelere hayat veren ağaçlar bir süre eşlik eder, onun ardından ileriye doğru daralan derin ve çarpıcı perspektif etkisiyle yüksek binalar, bacalar ve sokak lambaları da tüm sıradan ihtişamıyla karşınıza çıkar.

Diğer yazılar için ana sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın!

Bir Cevap Yazın