DUANE HANSON: İNSAN MIYIZ?
Merhaba sevgili okurlar. Bu yazıda gündelik yaşamın sıradanlığı ve monotonluğunu rengarenk ve sarkastik sanat eserlerine dönüştüren Duane Hanson’dan bahsedeceğiz.
17 Ocak 1925 tarihinde Alexandria, Minnesota’da doğan Duane Elwood Hanson, insanların yaşamından kesitler alarak bunları birer sanat eserine dönüştürdü. Heykellere bakışta adeta çığır açtı, yeni sanatçılara rol model oldu.
Hanson eserlerinde eleştirinin dozunu önemsemezdi, biraz bol keseden davranırdı.
”Toplumu küçümsediği ve alaya aldığı söylendi, bu yüzden son yıllarında dünyadan izole bir şekilde yaşadı. Eserlerinde genellikle yalnız tasvirler vardı, acı ve güzellik bir arada işlenmişti. Eleştirmenler, bu yönüyle onu Edward Hopper’a benzetiyor.” (Douglas Coupland)

Hanson, eserlerini cam elyafı, reçine ve pleksiglas kullanarak yapıyordu. Renkleri kullanmaktan hiç kaçınmayan Hanson, eserlerini hem rengarenk ve ilgi çekici kullanır hem de gündelik hayattan sıradan öğelerle taçlandırırdı. Bu birbirine ters olguları tek bir noktada başarılı bir şekilde toplar ve yaptığı yorumlar ile gündelik hayatı eleştirir, sosyal olgu ve kavramlarla modern bir bakış açısı kazandırırdı.


Eserleri hiperrealistik olarak adlandırılmıştır. Gerçek bir kişinin üç boyutlu kopyalarıdır adeta. Hanson; cilt tonları, saçlar, kaşlar, kol kılları, benekler, el-kol damarları, kırışıklıklar ve türlü küçük detaylara çok büyük özen göstermiş ve ”dondurulmuş insanlar” yapmayı başarmıştır.

”Hanson, kendi gördüğü gerçekçiliğini yansıttı çünkü bireyler ve yaşadıkları toplumlar arasındaki ilişkiyi aktarmanın başka bir yolu yoktu. Onun gerçekçiliği Madame Tussauds değildi ve Macy’nin vitrinlerindeki mankenler de değildi. Peki neydi ?” (Douglas Coupland)
Bu noktada eserleri için değinmemiz gereken iki kavram var: stereotip ve arketip.


Stereotip, en basit şekli ile kavramsallaştırmadır. Bir isim ya da kavram gördüğümüzde onun belirli kalıplara sokulmasıdır. Örnek olarak ”İvan Rusya’da doğmuş ve orada büyümüş, o zaman votkayı seviyor” ya da ”Ahmet sürekli siyah giyiniyor, o zaman depresyonda.”
Arketip ise en basit hali ile ”ilk örnek” olarak adlandırılabilir. Bu, bir şeyin boş çerçeve halidir. Belirli bir yargı ve kural içermez. Bir kavram ne ise odur, önyargı yoktur. Baba sadece babadır, ne göbeği vardır ne de yaşlıdır.
Üst taraftaki örneklere bakalım. İlk görselde bir kadın temizlik görevlisi, ikinci görselde ise koltuk değneği ile oturan bir adam görmekteyiz. Hanson, toplumun algılarını ve anlayışlarını burada eleştirmiş ve aslında bir tür ironi yapmıştır. Douglas Coupland, Hanson’ın bu sanat anlayışını şu şekilde açıklıyor:
”20.yüzyılın sonlarına doğru, alt ve orta sınıfın yaşamlarının aslında tüketici kültür için hiçbir şey ifade etmediğini görüyoruz. Orta sınıf yavaşça çözülmeye başlarken alışveriş arabaları artık eskisi gibi dolu değil ve yurtdışına çıkmış Amerikalı turistleri karikatür gibi komik çizmek Amerikalılar için hiç komik değil.”
Coupland, aslında halkın mevcut ”Büyük ve Harika Yurdumuz, Amerika” rüyasının aslında var olmadığını göstermek isteyen sanatçıyı açıklıyor ancak 70 ve 80’li yıllarda insanlar bu tarz eleştirileri çok sert karşılıyor. Hanson’ın kötümser ve halktan uzak, üstten bakan ve onları aşağılayan birisi olduğuna dair sesler azımsanmayacak kadar. Aslında onun yapmak ve belirtmek istediği nokta, bugün bir çok ülkenin ihtiyacı olan ve kimsenin değinmediği bir nokta: gerçekçi olmak.

Hanson gerçek hayatta herkesin yakışıklı, uzun boylu, güzel yüzlü olmadığını ve çok para kazanmadığını biliyordu fakat bu gerçekleri insanların yüzüne vurmak onların kızmasına yol açtı. Toplumun inandığı değil inanmak istediği değerlere karşı büyük bir hata işlemişti. O dönemlerdeki reklamlara ve televizyon kanallarına baktığımız zaman her şeyin dört dörtlük olduğunu görüyoruz. Bu, o dönem Soğuk Savaş’ın etkisi ile daha da abartılmış ve şişirilmişti. Kısacası insanların, her şeyin ve herkesin kusursuz ve olması gerektiği gibi görünmesi öğütleniyordu. Kadınlar reklamlarda ince belli elbise, erkekler gömlek giyer, işe gidenler mutlaka kendi taşıtına biner, çocuklar daima mutludur.



Her şeyin ve herkesin muhteşem olarak gösterilmesine karşın Hanson’ın aslında bunun yanlış olduğunu söylemesi, gerçek bir sanatçıya yaraşır derecede cesurca ve yenilikçidir. Hanson, insanların hepsinin farklı olduğunu, her kadının anne olmadığını, her erkeğin kaslı ve güçlü olmadığını, her işin kolay ve çok para kazandırmadığını, her emeklinin mutlu ve rahat yaşlanmadığını göstermiş ama halk sadece kendi görmek istediği şeyi görmüştür. Benim açımdan Duane Hanson, 20.yüzyılın en önemli sanatçılarından birisidir.
Hayat çözülmesi gereken bir sorun değil, yaşanması gereken bir gerçek.
Søren Kierkegaard

Kaynakça
-Coupland, DOUGLAS. (26.06.2015). Duane Hanson: ‘An artist tailor-made for the age of the selfie’, The Guardian, -americanart.si.edu -saatchigallery.com -clickamericana.com -artnet.com – www.crystalbridges.org
Anasayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın