Epikür’e Göre Mutluluğun Dört Kuralı
İnsanlar bir amaç uğruna yaşarlar. Kimisi öldükten sonra cennete gitmek için kimisi de başarılı olmak için. Kişiden kişiye değişen yaşam amacı, pandemi dönemiyle birlikte iyice şekillendi. Öncelikle herkes sağlıklı olmayı birinci amaç olarak belirledi. Sağlık olmayınca gerisi mühim değildi çünkü. Sağlıklı ama eve tıkılmış, psikolojik olarak çökmüş insanlarsa mutlu olmanın yollarını aramaya başladılar çünkü psikolojik olarak çökmüş ve antidepresan kullanmaya başlamış bu insanlar mutsuz oldukları için sağlıklarını da kaybetmeye başladılar. Sağlıklı ve mutlu yaşam dilekleri çıkmaya başladı ağızlardan. Peki nasıl mutlu olunur? Hazcılık akımıyla tanınan Epikür, mutlu olmayla ilgili neler söylüyor?

Epikür Kuralları
Epikür’e göre mutlu olmanın dört kuralı var.
İlk kural “Tanrı’dan korkmamak”. Epikür’ün yaşadığı dönemde çok tanrılı bir inanış hakimdi. Tanrıların insanlıkla alakası olmadığı, insanları yeryüzüne bırakıp ilgilenmediklerine inanılırdı. Tanrılar insanlara ne kötülük yaparlardı ne de iyilik. Bu yüzden insanın Tanrı’dan korkmasına gerek yoktur.
Epikür, doğayı ve evreni çözmeden Tanrı’ya ulaşamayacağımızı düşünür. Ona göre evrenin başlangıcı yüce varlıktadır. Evrimi ve yaratılışı bilseydi büyük ihtimalle tam olarak ateist diyebilirdik ona. Evreni tanıdığımız, çözdüğümüz ve anladığımız zaman Tanrı’yı da anlayacağımızı ve ondan korkmayacağımızı düşünüyordu.
“Yeraltında, başımızın üzerinde ve genel olarak tüm evrende ne yaşandığını anlayamadan tam bir huzur yakalamamız ve kendimizi güvende hissetmemiz mümkün değildir.”
İkinci kural: “Ölümden korkmamak”. Ölüm, bir hiçliktir. Ölümden sonra acı ve ceza çekmeyeceğimizi söyler Epikür. Ölüm, doğanın kanunu. Bir çiçek nasıl büyüyor görüntüsüyle bizi büyülüyor ve soluyorsa biz de solacağız. Her gün ne kadar ölüm varsa o kadar da doğum var. Her fırsatta döndüğümüz doğanın bir kanunu ve değiştirilemeyecek bir sonsa ölüm, neden korksun ki insan? Epikür’ün bir ”bahçesi” vardı. Şehirden uzak ve doğayla iç içe okuluydu orası. Doğanın kendimize dönüş olduğunu keşfetmiş ve her fırsatta koşmuştu oraya. Biz de nefes almak için doğaya koşuyoruz değil mi?
Üçüncü kural: “İyi olanı elde etmek kolaydır.” Epikür’e göre iyi ve kötü olanı doğduğumuzda biliriz. İyi olan nedir? Doğal olandır. Doğal olansa bir tas su, biraz ekmek. Elde etmeyi dilediğimiz çoğu şey gereksiz ve doğal değildir ona göre. Basit yaşamak kolaydır, basit yaşamak doğal olandır.
Dördüncü kural: “Korkunç olana katlanması kolaydır.” Ona göre asıl acı zihindedir. Zihni berrak tuttuğun takdirde fiziksel acıyı bastırabilirsin. Fiziksel olan acı katlanılmayacak değildir. Çok kötüyse de yakında geçecek demektir.
Epikür bunları söylüyor. Peki biz nasıl düşünüyoruz? Tanrı’yla kavga ediyoruz. Cennet için sevdiğimiz Tanrı’ya başımıza gelen her kötülük için söyleniyor, kötü amellerimize alet ediyoruz. Tanrı’nın varlığına inanmıyor olsak dahi bizi yaratan o güçten neden korkalım ki? Aslı araştırıldığında her dinde söylenenin Tanrı’nın size merhamet ettiği değil mi? Epikür birinci kuralda haklı. İkinci kuralda da haklı. Epikür yüzünü bilime dönmüş bir filozoftu. Bilim bize anlama, kavrama ve sindirme şansı veriyor. Milyonlarca yıldır canlılar doğuyor ve ölüyor. Biz de öleceğiz. Bu gerçekle barışmak sizce de çok büyük bir ferahlık değil mi? Üçüncü kurala gelirsek doğamıza uygun şekilde yaşamak gerekir. Doğal yaşamda estetik, lüks ve daha fazla para yoktur. İhtiyaç piramidindeki o basamakları asgari düzeyde karşılamak ve yaşamak vardır. Epikür yine haklı. Son kural: “Korkunç olana katlanması kolaydır.” Bu noktada katılamıyorum Epikür’e. Evet, fiziksel acı hep geçiyor. O zaman süreci dayanılmaz oluyor, akmıyor ama sonunda hep geçiyor ama zihinsel acı çekiyorum ben. Kendimle ilgili berrak bir zihnim olabilir ama dünya buna izin vermiyor. Her gün verilen demokrasi savaşları, faşistlerin birkaç cümlesiyle ölen insanlar, cahilliği maharet gösterme çabaları, iklim krizi, adaletsizlik ve ötekileştirilme zihnimi acıtıyor, uykularımı kaçırıyor ve ruhumu darlıyor. Epikür keşke 2021 yılında zihinsel acı çekmemenin imkansız olduğunu sana bizzat anlatabilseydim…
Diğer yazılarımızı okumak için ana sayfayı ziyaret edin