Goya’nın kara resimlerinin ikinci bölümünü okumadan önce ilk bölümüne göz atmayı unutmayın. İspanyol ressam Francisco Goya’nın Quinta del Sordo (Sağırın Kır Evi) adlı kır evininin duvarına 1819-24 yıllarında yaptığı on dört resim ”Kara Resimler” olarak anılmaktadır. Goya, bu resimleri evinin giriş katı ve birinci katına yapmıştır. Bu resimler karışık teknik duvar resimleridir. Goya’nın resimlere başlamadan önce geçirdiği hastalığın ve İspanya’nın içinde bulunduğu savaş ortamının sanat anlayışını değiştirdiği düşünülmektedir.

GOYA- SAN ISIDRO KUYUSU HACI

San Isidro, çiftçilerin ve Madrid’in koruyucu azizidir. İnsanları, hayvanları doyurması ve iyileştirmesi gibi mucizelerle bilinir. Azizi anmak için günümüzde 15 Mayıs’ta San Isidro yortusu düzenleniyor. Resimde Goya’nın gözünden 19.yüzyılda yortu zamanı gerçekleştirilen San Isidro’nun hac ziyaretini görüyoruz. San Isidro kuyusuna mucizevi suyu çekmek için giden kalabalığa bir rahip ve rahibe grubu öncülük etmektedir. Arka planda bulutlu ve aydınlık gökyüzü ile ağaçlıklı yamaç bulunur.

SAN ISIDRO’YA HAC

San Isidro Kuyusu Hacı ile aynı konuya sahip olan resim daha kasvetli bir havaya sahiptir. Gece hac yapan insanları görüyoruz. Önde sol tarafta gruba önderlik eden bir grup adam var, en öndeki gitar çalıp şarkı söylerken diğerleri de ona eşlik ediyor. Alayın devamında rahipler ve şehirli insanları görüyoruz. Tepelere kadar devam eden alaydaki insanlar birbirinden ayırt edilemeyen fırça darbelerine dönüşüyor.

SOPALARLA DÜELLO

Çayırlıkta kıyafetlerinden halktan olduklarını anladığımız iki adam sopalarla düello yapmaktadır. İki adamın da bacakları gözükmüyor bunun sebebini Goya’nın biyografisinin yazarı Charles Yriate resmin tuvale transferindeki başarısızlıktan ötürü olduğunu söyler.

GOYA – KÖPEK

Goya’nın daha önce hiçbir ressamın resmetmediği bir şekilde yalnızlığı tasvir ettiği bu resimde tek gördüğümüz bir köpek kafasıdır. Resim ikiye bölünmüştür. Üst kısım soluk altın rengi iken alt kısım kahverengidir. Üst kısma gökyüzü, alt kısma yeryüzü diyebiliriz. Sağ tarafta höyük olabilecek bir karartı var. Köpeğin vücudunun toprak altında kalmış ya da bataklık tarafından yutulmuş olduğunu düşündürüyor. Resmin dışında köpek endişeli bir şekilde bilmediğim bir şeye bakıyor. Köpeğin endişesini ve hareket edemediğini düşündüğümüzde çaresizlik barındıran bir resme dönüşüyor.

GOYA – Judith ve Holofernes

Goya’nın ‘Judith’ kitabından kendi tarzında yorumladığı Judith ve Holofernes anlatısının tasvirini görüyoruz. Asur Kralı Nabukadnezar, Med kralına karşı sürdürdüğü savaş sırasında kedisine yardım etmeyen kavimleri cezalandırmak için Holofernes komutasında bir ordu gönderir. Betulya kenti kuşatılır ve teslim olmak ister. Judith, bu karara karşı çıkarak bir planı olduğunu söyler ve halkı teslim olmamak için ikna eder. Cariyesiyle Asurluların tarafına gider. Askerler ona nereye gittiğini sorar. Judith, Holofernes’in yanına gitmek istediğini ve şehri ele geçirmesi için önemli bilgiler vereceğini söyler.

Asker onu komutanlarının çadıra götürür ve Holofernes, Judith’in güzelliğinden ve konuşmasından çok etkilenir. Holofernes, akşam vereceği şölen için Judith’i çağırır ve şölen sonrası Holofernes sarhoş olup sızar. Çadırda sadece Judith ve hizmetçisi kalır. Judith, hizmetçisine dışarda beklemesini söyler ve Holofernes’in başını onun palasıyla iki darbede keser. Dışarı çıkıp kelleyi hizmetçisine verir, o da heybeye koyar. Betulya’ya geri dönerler. Asurlular gün doğduğunda komutanın cesedini çadırında bulurlar ve geri çekilirler.

Resimde Judith’in Holofernes’in kafasını keserken görüyoruz. Karanlık atmosfere sahip olup sahne yapay bir ışıkla aydınlatılmıştır. Judith palayı hava kaldırmış ve Holofernes’e bakmaktadır. Yüzünde kan olmasından ilk darbeyi indirmiş olduğunu anlayabiliyoruz. Hizmetçisi ise anlatıdan farklı olarak dışarıda değil içeride dua ederken gösterilmiştir. Holofernes’in sadece saçlarını görürken yüzündeki dehşeti görmememiz resimdeki şiddeti ve duygu yoğunluğunu azaltmıştır. Resim Judith’in zaferine ve kararlılığına odaklanmayı tercih etmiştir.