Mitoloji-Tarih

İncil’de Kadın III: Kahramanlar ve Kurtarıcılar

İnsanlık tarihinin ilk yazılı kaynaklarından itibaren elimize geçen hikayelerde merkezde bir kahramanlık görürüz. Gılgamış’tan başlayan bu serüven, günümüzde yazılan romanlara, filmlere kadar süregelir. Kutsal kitaplar, özellikle İncil incelendiğinde de içinde İsrailoğulları’nın kurtuluşlarına önayak olan birçok kahraman ve kurtarıcıyla karşılaşırız. Bu kahramanlar ezici çoğunlukla erkek olarak karşımıza çıksa da bu kahramanlara yardımcı olarak, yol göstererek bu başarının bir parçası olan ya da tamamen kendisi ön planda olacak şekilde topluluğunun çıkarı için öne geçen kadın karakterleri görmek mümkündür.

Tabitha

Tabitha kutsal kitapta bir kurtarıcı olarak karşımıza çıkmasa da tanrının mucizelerinin insanları etki altına alıp elçilerin takip edilmesini sağlayan bir olayın kahramanı olarak karşımıza çıkar. İsa’nın öğrencilerinden biri olan Tabitha, anlatıda yardımsever ve iyi bir kadın olarak gösterilir. Tabitha, bir gün ölür ve dostlarını büyük bir acı içinde bırakır. Kadını temizleyip odasına bıraktıktan sonra Petrus’un yakınlarda olduğu bilgisini alan takipçiler ona hemen gelmesini söyleyen iki haberci gönderirler. Tabitha’nın evine gelen Petrus, kadının etrafında yas tutan kadınlarla karşılaşır ve onları odadan çıkarıp dua etmeye başlar. Duasının ardından “Tabitha, kalk!” dediğinde Tabitha dirilir ve içeri giren kadınlar bu mucizeyi dilden dile bütün Yafa’da gezdirirler. Bu sayede Rab’be iman eden insan sayısı oldukça artar.

Rahab

Eriha’lı bir fahişe olan Rahab, kentin ele geçirirlmesi yolunda casusluk yapmak için gönderilen iki adamı evinde sakladığı için kutsal kitapta kendine yer bulan bir kadındır. Kralın adamları ona evindeki adamların casus olduğunu söylediğinde Rahab onlara adamların şehirden gittiğini ama uzaklaşmış olamayacaklarını söylerken aslında casusları evinin damında saklamaktadır. Adamlar gidince casusları saklandıkları yerden çıkaran Rahab onlara bu şehrin onların hakkı olduğunu bildiğini söyleyerek kaçmaları için bir yol belirler. Onlardan tek isteği ise ailesine ve kendisine kentin ele geçirilmesi sırasında zarar verilmemesidir. Adamlar, ailesini evinde saklamasını, adamları aşağıya indirmek için kullandığı kırmızı ipi pencereden sarkıtmasını, böylece onun evine bir zarar gelmeyeceğini söylerler.

Yeşu liderliğinde girilen kentte hayvan ya da insan hiçbir şey canlı bırakılmazken Rahab’ın evinde yaşayanlar oradan çıkarılıp ordugaha getirilir ve kent içindeki her şeyle birlikte yakılır. Rahab ve ailesi ise o zamandan sonra İsrailoğullarının içinde yaşamaya devam ederler.

Judith

Nebukadnezzar’ın en başarılı komutanı olarak bilinen Holofernes ile Judith’in hikayesi, yalnızca kutsal kitap sayfaları arasında kalmamış, sanatın birçok alanına da tesir etmiş bir hikayedir. Gerek görsel sanatlarda gerekse sahne sanatlarında çokça kereler canlandırılan bu hikaye, bir kadının halkını kurtarmak adına ne kadar ileri gidebileceğinin de göstergesi sayılabilir.

İtalyan ressam Artemisia Genthleschi’nin de bir tablosunda kendisini yerine koyarak resmettiği Judith, Kitab-ı Mukaddes’te bulunmayan, apokrif bir anlatıda karşımıza çıkar. Asur kralının generali olarak Med savaşlarında büyük başarı yakalayan Holofernes tarafından bastırılamayan tek topluluk olan Yahudiler, bulundukları Betulya kentinin su kıtlığına düşmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Şehrin dışına su almak için çıkanlar Holofernes’in askerleri tarafından öldürülmektedir. Bu sebeple, zengin ve güzel bir dul olan Judith, şehri bu beladan kurtaracağını söyleyip hizmetlisi ile birlikte şehirden ayrılıp ordugaha yönelir. Yolda askerlerle karşılaşan Judith, onlara komutan ile görüşmek istediğini, şehirden bilgi getirdiğini söylediğinde, bu güzel kadının etkisinde kalan askerler onun buyruğunu yerine getirip Holofernes’in karşısına kadar çıkarırlar. Holofernes’i de ilk görüşte büyüleyen Judith, ona Tanrıdan haber geldiğini, şehri alacaklarını, halkının işlediği günahlardan ötürü cezalandırıldığını söyleyerek Holofernes’in tarafında olmak istediğini belirtir. Kadının söylediklerine inanan Holofernes de onu çadırında konuk eder. Bir gece şenliğin ardından çok fazla içen Holofernes, Judith tarafından kafası kesilerek öldürülür ve Judith’in hizmetçisi bu kafayı bir torbanın içinde saklarken iki kadın ordugahtan dua etme bahanesiyle uzaklaşırlar. Betulya’ya giren kadınlar komutanın kafasını gösterir ve zaferlerinden emin olan erkekler Asurlu askerlerin üstüne giderek onları topraklarından defederler.

Yudit çantadan Holofernes’in başını çıkartarak herkese gösterdi: “Bu gördüğünüz Asur ordusunun başkomutanı Holofernes’in başıdır. Bu da Holofernes’in altında sarhoş yattığı gölgeliktir! Tanrı bir kadının elini bu işe alet ederek onu yok etti! İlerlediğim yolda beni koruyan Tanrı’ya şükürler olsun! Yüzüm onu baştan çıkarttı ve bu da onun sonu oldu. Benimle beni utandıracak veya rezil edecek herhangi bir günah işlemedi.” (Yudit 13:15-16)

Jael

Bir önceki kahinler, peygamberler bölümünde anlattığımız peygamber Deborah ile ortak bir geçmişi olan Jael, tıpkı Judith gibi bir kahraman olarak kutsal kitapta yer alır. Deborah’ın Barak’ı uyardığı gibi zaferin bir kadının elinden olacağı bilgisi, Jael karakteri hikayeye girdiğinde gözlemlenir. Barak’ın ordusunu bozguna uğrattığı Sisera ondan kaçarken Kenli Hever’in karısı Sisera’nın çadırına sığınır. Zira Kenliler kendisinin düşmanı değildir. Jael de onu büyük bir misafirperverlikle karşılayıp çadırına aldığında Sisera ona minnet duyar. Ondan çadırın kapısında durmasını ister ve gelen birileri olursa kendisini görmediğini söylemesini tembih eder. Kadının verdiği sütle beslenen ve yaşadığı dehşetin de etkisiyle derin bir uykuya dalan Sisera, Yael’in eline aldığı çadır kazığı ve tokmakla şakağından onu yere çivilemesiyle ölür.

Sisera’yı öldüren Jael, çadırın dışına çıkıp Sisera’yı arayan Barak’a seslenir; “Gel, aradığın adamı sana göstereyim” Ve Peygamber Deborah’ın da dediği gibi, İsrailoğullarının kurtarıcısı bir kadın olur.

Kenliler’den Hever’in karısı Yael

Kadınlar arasında alabildiğine kutsansın.

Çadırlarda yaşayan kadınlar arasında

Alabildiğine kutsansın.

Sisera su istedi, Yael ona süt verdi.

Soylulara yaraşır bir çanakla ayran sundu.

Sol eline çadır kazığını,

Sağ eline işçi tokmağını aldı.

Vurdu, Sisera’nın başını ezdi.

Şakağına çaktı kazığı, deldi geçirdi.

 Ayaklarının dibine çöktü,

Yere serildi Sisera.

Düşüp yığıldı Yael’in ayakları dibine,

Yığıldığı yerde cansız kaldı. (Hakimler 5:24-27)

Bir Cevap Yazın