İyiliğin ve Kötülüğün Döngüselliği Üzerine
Siyahın ve Beyazın Anlamsal Derinliklerinde Yatan İki Ayrı Kavram: İyilik Ve Kötülük ..
İyilik ve kötülük insanlığın varoluşsal tezatlığının özeti gibidir. Günlük hayatımızda da bilinçli veya bilinçsiz zaman zaman bu iki çelişki arasında kendimizi sürekli tercih yaparken buluyoruz. Peki, bu her iki kavram, insanların dünyaya geldikleri andan itibaren öğrenilmiş davranışlarından mı oluşuyor; yoksa bizler iyiliği ve kötülüğü yaradılışımız itibariyle kendi içimizde mi taşıyoruz ya da iyiliği ve kötülüğü hangi şartlar altında oluşturuyoruz? Gelin hep birlikte işin özüne biraz daha inelim..

17.yüzyılın en önemli düşünürlerinden olan ünlü liberal filozof John Locke‘a göre insanlar dünyaya “Tabula Rasa” yani zihinlerde hiçbir bilgi olmadan gelirler. Buna göre bizler aslında iyilik ve kötülük kavramlarını sonradan etkileşimlerimiz ve hissiyatlarımız sayesinde deneyimleyerek oluşturup öğreniyoruz yani bizler iyiyi ve kötüyü yaratmış ve sürdürmüş oluyoruz. Diğer bir görüşe göre de insanların özünde zaten bir iyinin ve kötünün bulunduğu yönde fakat bu iki görüşünde temel noktası yaptığımız seçimlerden oluşuyor yani ruhumuzu hangi yöne emanet edeceğimiz kısmında.

İnsanlar hayatlarını yapmış oldukları seçimleriyle belirliyorlar ve dünyada bu bireysel seçimlere göre şekilleniyor, adeta bir domino taşı gibi bireyselliğimizle evrenselliğimizi yaratmış oluyoruz. Bu seçimlerin en temel iki ana unsuru da tabi ki “iyi ve kötü” üzerine kurgulanmış gerçeklerdir. Bizler iyi olana ulaşabilmek ve onu kazanabilmek için kendi benliğimizle zaman zaman sıkı bir mücadele içerisine giriyoruz. Belki de her zaman iyi olamamamızın nedeni de budur. Çünkü kimilerimiz bu mücadelede yenik düşerek “ben” merkezli bir tavır içine hapsoluyorlar. Özellikle de günümüz modern dünyasının kapital getirileri eşliğinde insanlar sadece kendi özel alanına uygun şekilde yetiştiriliyorlar. ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ adı altında sadece kendi öz çıkarlarına uygun faaliyette bulunarak gerekirse kötü olan üzerinden mükemmeliyeti düşlüyorlar.



Kötülüğün altında yatan etkenler
Aslında her kötülük, “iyilik elbiseleri” ile aramızda dolaşmakta. Jane Austin kötülüğü tanımlarken şahsa indirger ve şöyle der; “Başkalarını görememektir… Ötekini görme eksikliğidir. Onlara karşı empati duygusu besleme yoksunluğudur.“ Aslında burada kötülüğün var olma temeline bir indirgeme söz konusu. Bizler gerçekten birbirimizin farkına varamadığımız zamanlarda ahlaki olandan da hızla uzaklaşıyoruz. Foerster ise “Askese” kavramıyla bir şeylerden sorumluluk duymayı ele alıyor. Bir insandan, bir kediden, bir çiçekten.. Bizler yaptıklarımızdan, söylediklerimizden ve düşündüklerimizden ibaret olan canlılarız, hayatlarımızı bu bileşkelerle yaratır ve bir kimlik ediniriz. Bir şeylerden sorumluluk duymak hayatla bütünleşmek gibidir adeta. Fakat çoğu insan bu sorumlulukları göz ardı ediyor ve sadece bulanık zihinlerle hareket ediyorlar. İyiyi seçemeyenler kötülüğü kendilerine içselleştirerek meşru kılmaya çalışıyorlar beklide işin en tehlikeli kısmı da burada yatıyor, kendimizle yüzleşememek. Bu ifadeyi destekleyen nitelikte ki bir durumda ne yazık ki kötülüğün en derinden hissedildiği yıllar 2. Dünya Savaşı yılları…
Nazizim ideolojisi ile kötülüğün yükselişi
Tarihin en korkunç kötülüğünü içinde barındıran “Nazizim” ideolojisi Holokost katliamlarıyla ve intihar vakalarıyla sona ermiştir. Burada da amaç mükemmel bir ırk elde etmek ve en iyisi olmaya çalışmak, bu uğurda da diğer insanları nesneleştirmek, o insanları anlayamamak ve hissedememek en sonunda ise zalimleşebilmek.. Kötülük tıpkı bir zincir halkası gibi eğer işin içinden çıkamıyorsanız içerisinde hapis oluyorsunuz ve en nihayetinde de sizin tüm benliğinizi sömürmeye başlıyor. Bu yüzden biz insanlar yapmış olduklarımızın farkına varabilmeli ve büyük bir hissiyatla hareket edebilmeliyiz, birbirimizi anlamalı ve dinlemeliyiz unutulmamalıdır ki ancak ve ancak nezaket, sevgi, saygı ve hoşgörü hayatın bütün güzelliklerine kapı aralayabilir. Sevgi ve iyilikle kalabilmeniz dileğiyle…
Diğer yazılar için ana sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın!