Knut Hamsun’dan okuduğum ilk kitaptı Victoria. Okuması zor mu olur, ya sıkılırsam gibi düşüncelerle elime aldım. Fakat elime aldığım akşam bitirdim.

Aşk bir insanı yere yıkabilir, onu tekrar ayağa kaldırabilir, onu yeniden rezil edebilirdi. Bugün bakarsın beni sevmiş, yarın seni, öbür gün onu! Böyle kararsızdı aşk. Koparılması imkansız bir mühür mumu gibi dayanıklı da olurdu, ölüm saatine kadar tıpkı sönmez bir nur gibi parlardı da; ölümsüzdü bu kadar… Böyleydi aşk. Tanrı’nın ilk kelamıdır aşk, Tanrı’nın zihinde beliren bir düşünce. Tanrı, ‘Nur olsun!’ deyince aşk doğdu. Tanrı yarattığı bunca şeyi mükemmel yarattı, yarattığı bunca şeyi olduğu gibi bıraktı. Ve aşk, dünyanın kaynağı, dünyanın sultanı oldu; ama aşkın yolları çiçek ve kanla doldu, çiçek ve kanla doldu.

Timaş Yayınlarından çıkan Victoria, 158 sayfalık kısa ve tanıdık bir aşk romanı. Tanıdık olmasının nedeni işlediği temanın zengin kız fakir oğlan ilişkisine dayanması. Fakat bu tanıdık temanın işlenişini okurken bir tiyatro izliyor ya da bir şiir dinliyormuş gibi hissettim. Metindeki anlatımları zihnimde betimlerken İngiltere’nin sokaklarında ya da Marc Chagall’ın Ower Town tablosunda hissettim. Kitabın çevirisinin Behçet Necatigil tarafından yapılması da kitabın tamamına bir şiirsellik katmış.

Victoria ve Johannes’ın İmkansız Aşkı

Kitabın ana karakteri olan Johannes ile daha 7 8 yaşlarında bir çocukken tanışıyoruz. Kendisi bir değirmencinin oğlu. Arkadaşları ise şatolarda yaşayan burjuvadan insanlar. Buradaki küçük detay kitabın gidişatı ile ilgili bir cevap verebilir. Johannes karakterinin aslında ne kadar zeki olduğunu, yazdığı şiirlerin ve kitapların dikkat çekmeye başlamasıyla anlıyoruz fakat Johannes daha küçük bir çocukken bile kendini o zamandan beri sevdiği Victoria’ya kanıtlamak için uğraşıyor. Anlattığı her kelimede bunu hissedebilmek mümkün. Çocukken anlattığı dev masalıyla Victoria’yı etkilemeye çalışması, göle düşen kızı kurtardıktan sonra Victoria’nın bundan etkileneceğini düşünmesi, Victoria’nın nişanlısı ile kıyas çabasına girmesi gibi birçok detayla karşılaşabiliriz. Açıkçası karakterin kendini bu kadar aşağıda görmesi -üstelik üst tabakanın bile okuduğu kitaplar yazarken- beni çok mutlu etmedi.

Victoria ise dönemin burjuva kadın modelini temsil ediyor. Her ne kadar Johannes’a aşık olsa da bunu saklıyor ve kendisi gibi burjuvadan olan biriyle evlenmeyi tercih ediyor. Fakat bu içine sakladığı aşk onu içten içe kemirerek hasta ediyor.

Klasik Bir Aşk

Klasik bir aşk hikayesi arıyorsanız Victoria size göre olabilir. Türk edebiyatında ve sinemasında da sıkça gördüğümüz zengin kız, fakir oğlan ilişkini anlatan bu kitap Knut Hamsun okumaya başlamak için ilk adım olabilir. Nobel Edebiyat ödülü sahibi Hamsun’un dilini tanımış olur ve en önemli eserlerinden Açlık için hazırlık yapabilirsiniz.