Superman, Batman, Wonder Women, Spider-man , Doctor Strange, Iron man, Thor ve daha onlarca karakter…. Popüler kültürün bize bağışladığı ve bugüne kadar duymamış olmamızın imkansız olduğu çizgi romanlardan sinemaya aktarılmış kurgusal karakterler nasıl efsaneleşti?

Bünyesinde bulundukları şirketlere hasılat rekorları kırdıran ve serilere yeni karakterler yeni hikayeler için büyük projeler hazırlığına sokan bu sinematik evrene kuşkusuz hepimiz aşinayız.

Gelinen noktaya varana kadar neler yaşanmış birlikte göz atalım.

İlk çizgi roman Amerika’da 1895 yılında New York World  gazetesinde rakip gazetelere göre satışları arttırmak için yaratılmış “The Yellow Kid” karakteri. Fakir bir ortamda büyüyen yaşı küçük oldukça yaramaz çocuğun yetersiz -haliyle komik- ingilizcesiyle atıldığı maceralar halkın kısa zamanda ilgisini kazanmış.Gazetenin satışlarında gözle görülür bir artış yaşanmış bu çalışma diğer gazetelerin de tirajlarının düşmesine sebep olmuş.

İlerleyen süreçlerde ise çizgi romanlar artık gazetelerde barınamayacak kadar takip edilmeye başlayınca seriler halinde küçük kitapçıklarda basılmış.

Parlak bir fikir ve bir gazetenin farklılaşma çabası ilerde devasa rakamların söz edileceği yeni bir arz-talep dengesini oluşturmuş. işte çizgi roman böyle doğmuş.

Ardından gelen süreçte yayınevleri küçük şirketler halinde büyümeye başlamış. Her geçen gün ilgi ve yazar sayısında bir artış gözlemlenlenmiş.

Action Comics( superman ve batmanın ilk yaratıcısı), Harvey Comics, MLJ Comics, Marvel, DC, Dark Horse Comics gibi en bilinen Amerikan yapımı şirketleri günümüzden yaklaşık olarak 82 yıl önce kurulmuşlar. Fazlasıyla eski bir tarih.

Başlarda çocuk ve gençlere hitap eden bu yeni furya zamanla şirketlerin farklılaşma politikaları sayesinde yetişkinlere de hitap edecek şekle sokulmaya başlanmış. Super güçleri olan super kahramanın kötülerle olan maceralarının yerini korku, geril, suç gibi temalara bırakmaya başlayınca elbette bu durum bazı dogmatik çevrelerin tepkisine sebep olmuş davalar görülmüş.Super güçleri olan süper kahraman temasına geri dönülmüş ve bu konuda en iyi atılım kuşkusuz Marvel’ın olmuş.

Dünyadan farklı bir evrende yaratılan super kahraman profilini kırarak kahramanların dünyayla temaslarıın sağlama eğilimi gütmüş ve kahramanlar haklın arasına karıştırılmış hatta halktan birine de super kahraman olabilme şansı tanıınmış.

Bu adım Marvel’ı rakiplerinden bir adım öne taşıyarak bugünkü halini almasına yol açtığını adını en çok duyduğumuz yapım şirketi olmasından anlayabiliyoruz.

Popüleriteliğine eleştiri getiren her bireyin ve eleştirmeden benimseyen her bireyin kuşkusuz aynı noktada buluştuğu bir konuda idealize edilen temanın “Mükemmel insan” ve “Güç” olmasıdır. Bu başlıklar iki uçtaki insanın da kendisini super kahramanlarla özdeşleştirmesine dolayısıyla geniş kitlelerce sempati duyulmasına yol açıyor. Takip edip etmemek ise kişisel tercihlere kalıyor.