Kurmaca Nasıl İşler?
Hayata kısa bir es verip kurmacanın keyfini çıkarırken kitapla ilgili sorular zihnimizi doldurur. Anlatılanların devamında ne olacağını merak ederiz ve romanla ilgili çeşitli sorular sorarız. Hatta bir adım daha öteye gideriz ve yazarla, onun hayatıyla ilgili sorular sormaya başlarız. Fakat tüm bu soruların yanında daha incelikli ve daha derinlikli başka bir soru daha vardır: Kurmaca nasıl işler?
Nitelikli pek çok okur bir kurmacanın yaratım süreci hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak ister. Çünkü oldukça karmaşık bir yaratım sürecinden geçen ve okuyucunun karşısına mükemmel bir şekilde çıkan eserlerin bu yolu katederken hangi süreçlerden geçtiğini öğrenmek isteriz. Belki de iyi okuyucuların, edebiyat denizinde yüzen bu maceraperest insanların yaratma sürecine dahil olma arzusu ortaya çıkar. Karşılarında parıl parıl parıldayan bu roman “acaba nasıl yazılmış olabilir” diye sorar okuyucu kendine. Roman nasıl yazılır? Ben de bir roman yazabilir miyim? Bir kurmaca nasıl yaratılır? Bunun gibi soruların cevabını bulmak ve kurmacayı yapısöküme uğratmak için kuramsal kitaplara başvurmak gerekir. İngiliz edebiyat eleştirmeni, deneme yazarı ve romancı James Wood “How Fiction Works” (Kurmaca Nasıl İşler?) adlı kuramsal deneme kitabıyla geleceğin yazar adaylarına tüm çıplaklığıyla bilgiler sunuyor.
Kurmaca evinin pek çok penceresi olmasına karşılık yalnızca iki ya da üç kapısı vardır.
James Wood
Wood, bir hikâyeyi 3. şahısla, 1. şahısla ve başarılı örneklerine nadir rastladığımız 2. tekil şahısla ya da 1. çoğul şahısla anlatabileceğimizi söyler. Buradaki temel nokta yazarın anlatmak istediği metne ve kullanmak istediği dile uygun bir bakış açısı seçmesidir. Burada bilinenin aksine bir yanlışı düzeltir Wood. Daha güvenilir ve objektif bir bakış sunmak isteyenlerin 3. şahıs anlatıcı kullandıklarından dem vurur. Esasen 3. şahıs anlatıcı daha güvenilmezdir. O bilinenin aksine “her şeye hâkim” değil daha taraflıdır. Anlattığı karakterin hayata bakış açısından ve onun zihninden faydalanır. Buna karşılık 1. şahıs anlatıcı genellikle oldukça güvenilirdir. Burada Jane Eyre örneğini verebiliriz. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta 1. şahısla anlatılan bazı romanların güvenilmezliğe dikkat çeken örneklerinin de olduğudur. Örneğin; Knut Hamsun “Açlık”, Italo Svevo “Zeno’nun Bilinci” bu türden güvenilmez anlatıcıları içinde barındırır.
Romanında 3. şahıs anlatıcıyı tercih etmek isteyenlerin karşısına ise daha karmaşık olan birkaç anlatıcı türü çıkar.
- Klasik eserlerde gördüğümüz ve artık eski moda bir görüş olan doğrudan alıntılanmış anlatımlara şu örnek verilebilir: Karısına doğru baktı, “Ne kadar da mutsuz görünüyor” diye düşündü, “neredeyse hasta gibi.”
- Yeni bir anlayışa göre daha kolay tanınan ve daha alışkın olunan anlatım ise şu şekildedir: Karısına doğru baktı. Ne kadar da mutsuz görünüyor diye düşündü, nerdeyse hasta gibi.
- En modern yaklaşım olarak da günümüzde serbest dolaylı anlatım kullanılır. Bu doğrudan karakterin iç dünyasını yansıtır ve yazarın müdahalesi sınırlanır: Karısına doğru baktı. Evet, yine bıktırıcı derecede mutsuzdu, neredeyse hasta gibiydi.
Bu noktada serbest dolaylı anlatımda yazarın metne dahil oluşu nerdeyse hiç yoktur. Tamamen karakterin zihin dünyasında yaşarız. Bunun en tipik ve en muhteşem örneklerinden birini görmek için Çehov’un “Rothschild’in Kemanı” öyküsünün girişini inceleyebiliriz.
Kasaba küçüktü, köyden beterdi ve orada yaşlılardan başka neredeyse kimse yaşamıyordu. Yaşlılar da o kadar seyrek ölüyordu ki, bu durum sinir bozucu bile olabiliyordu. Hastane de hapishane de kefene pek ihtiyaç duymuyordu. Kısacası, işler kesattı.”
Anton Çehov – Rothschild’in Kemanı
Şu muazzam girişe bir bakın! Yazar tamamen aradan çekilmiştir. Kasabanın yaşlılarla dolu olmasından hatta yaşlıların da seyrek ölmesinden kim rahatsız olabilir? Elbette ki kasabanın kefencisi. İşleri kesatlıkla tanımlamak için böyle bir düşünceye sahip olan kefencinin zihninde dolaşıyoruz. Wood’un dikkat çekmek istediği bu nokta aynı zamanda 3. şahıs anlatıcının ne derece güvenilmez olduğunu da gözler önüne sermektedir.
Yazımızın bu bölümünü bu noktada sonlandıralım. Eğer bu bölüm beğenilirse ve talep gelirse devam bölümleriyle kurmacanın işleyişi hakkında James Wood’dan aldığımız güçle devam edeceğiz. Kurmacanın sırlarını daha da ifşa edecek, yapısöküme uğrattığımız metinlerle daha iyi bir yazar olmak adına adımlar atacağız. Her şeyden önce, iyi bir okuyucu metni daha iyi anlamak ister. Aşağıya da kurmacaya odaklanan Ted-ed videolarını bırakalım. Bir sonraki bölümlerde görüşmek üzere, edebiyatla kalın!