Mitoloji-Tarih

Nergis Çiçeğinin Mitolojik Hikayesi

Hemen hemen her çağda şairleri etkileyen, ressamlara ilham veren Nergis çiçeği anlamı ile de oldukça dikkat çeker. Nergis çiçeğini en güzel anlatan şairler arasında Ovidius gelir.

Nergis Çiçeğinin Anlamı

Efsaneye göre bir perinin ve bir tanrının oğlu olan Narkissos o kadar yakışıklı bir delikanlıymış ki onu gören tüm kızlar aşık olurmuş. Bir gün çok güzel bir peri kızı olan “Ekho” ormanda avlanan Narkissos adında ki yakışıklı avcıyı görmüş. Ona ilk görüşte aşık olur, ancak Narkissos kendini beğenmiş tavrı ile bu sevgiye karşılık vermez ve peri kızının yanından uzaklaşmış. Ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek kara sevda ile içine kapanmış ve ölmüş. Bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda “Eko” dediğimiz yankılara dönüşmüş. Olimpos dağında yaşayan tanrılar bu duruma çok sinirlenmiş ve Narkissos’u cezalandırmaya karar vermişler.

Nergis Çiçeğinin mitolojik hikayesi

Narkissos’un Cezası

Günlerden bir gün kırlarda avlanmaya çıkan Narkissos susamış ve yorgun bir şekilde bir nehrin kenarına gitmiş. Narkissos su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görmüş. O da bu güzellik karşısında adeta büyülenmiş ve kendine aşık olmuştur. O ana dek kimseyi sevmediği kadar, kendini sevmiştir. O andan sonra Narkissos orada ne su içebilmiş ne de yemek yiyebilmiş. “Ekho” gibi Narkissos da günden güne erimeye başlamış ve orada kendini seyrederek ölmüştür. Öldükten sonra da vücudu nergis çiçeklerine dönüşür. Efsane bu şekildedir.

Not: kendini beğenen kişiler için söylenen “Narsist” kelimesi de Narkissos’un kendine olan aşkından gelmektedir.

Nergis Çiçeğinin mitolojik hikayesi

1944 yılı Tercüme Mecuası’nda yayınlanan Can Yücel Çevirisiyle Ovidiud’un Nergis hikayesi;

Ekho görünce Narkissos'u bir ıssız kırda dolaşırken
arzu sardı gönlünü, düştü gizlenerek izlerinin ardına;
bir çıranı ucuna sürülmüş yanıcı kükürt beri getirilen alevi nasıl kaparsa
Ekho da yaklaştıkça ona daha yakından yanıyordu aşkla.
Kaç kere okşayıcı gözlerle ona sokulmak, kaç kere yumuşak dileklerini ona sunmak istedi;
Yaradılışı vermedi izin söze başlamaya, bekleyebilirdi ancak sözleri ki onlara cevap yollayacak
Narkissos la Ekho arasında anlamsız diyalog şöyle sürdürülür:
Bağırdı: "Orada kim var?", "Var" diye cevap verdi yankı.
Narkissos, "Burada buluşalım" der, Ekho da koşa koşa çıkar ormandan, ama oğlan kızı görünce kaçmaya koyulur:
"Ölmek yeğdir" diye bağırıyordu "olacaksa senin her şeyim".
Ekho başka bir şey söylemedi: "Senin her şeyim"

Bundan sonra da asıl Narkissos efsanesi başlar:
Berrak bir pınar vardı, dalgalarında gümüşler oynaşır,
Ona ulasan ne bir çoban, ne otlayan bir keçi, ne bir sürü
Ne vahşi bir hayvan, ne ağaçtan düsen bir dal;
tek bir kus bile yoktu onun sükûnunu bozan.
Çevresinde en vakin suyla beslenir bir çayır, ve oranın güneş ışığıyla ısınmasına engelolan orman.
Pınar ve yerin güzelliği çeker onu kendine, uzanır Narkissos av yorgunluğu ve sıcağın verdiği ağırlıkla yere.
Gidermek isterken susuzluğunu, artıyordu bir yandan susuzluğu;
içtikçe suya vuran güzelliğine hayran, seviyordu tensiz bir hayali, vücut sanıyordu sulardakini
Donakaldı Paros mermerinden bir heykele
benzeyen o aynı yüzle kımıldamaksızın, bakıyordu kendine kendi şaşkın şaşkın.
Bilmeden kendini arzuluyor, severken onu kendini seviyor,
isterken kendini istiyordu, içini yakan ateşi tutuşturan da kendiydi.
Kaç kere faydasız öpücükler sundu aldatan pınara...
Ellerini kaç kere daldırdı, boşa kavuştu kolları sularda.
Neyi gördüğünü bilmiyor, fakat yanıyordu onunla,
gözleri aldatan hayal onu costuruyordu.
Narkissos anlar başına geleni ve söyle dile getirir:
Anlıyorum, o benim, aldatmıyor beni artık hayalim.
Tutuşturan da ben, yanan da.
Kendime olan sevgimle yanıyorum.
Ne yapayım? İsteneyim mi? İsteyeyim mi?
İstenecek ne kaldı artık?
Beni yoksul ediyor varlığım; arzuladığım benimle.
Ayrılabilsem vücudumdan; garip bir dilek seven için ama,
sevdigim uzak olsa keşke. Kemirsin artık gücünü acı, ve geldi son günleri ömrümün, göçüyorum hayatimin baharında.
Ölüm gelmeyecek bana ağır dinecekse acılarım.
Sevdiğim daha ömürlü olsun dilerim.
Ve şimdi can verelim ikimiz bir solukta.

Narkissos gün geçtikçe eriyip gider, Ekho da uzaktan seyreder sevdiğini,
Tekrarlar durur iniltilerini ve bu güzelim şiir su dizelerle sona erer:
Şunlar oldu son sözleri, gözlerini ayırmadan sulara bakan Narkissos' un:
"Ey bos yere sevdiğim çocuk" yer tekrar iletti dediklerini.
"Elveda" deyince o, bağırdı Ekho: "Elveda".
Yorgun başını dayadı sık çayırlığa, ölüm kapadı efendilerinin güzelliğine hayran gözlerini.

Hala bakıyordu kendine, yeraltına göçtükten sonra bile;
bakıyordu Styks sularına. Dövündüler bacıları Naias'lar
kesik saçlarını yani başına koydular; dövündüler Dryas'lar,
Ekho da katıldı onlara. Tam sedyeyi, odun yığınını, titreyen meşaleleri hazırladılar, ama vücut yoktu hiçbir yerde, yerinde sari göbeğini beyaz yaprakların kucakladığı bir çiçek buldular.

Kaynak: Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü

Bir Cevap Yazın