Panofsky: Resme Nasıl Bakılır?
Sanatın formuyla içeriği arasında sürüp giden çatışmayı bir dengeye sokan ve sanatın anlamlandırılmasına anlam veren kişi Panofsky’dir. Panofsky, Wölfflin, Riegel ve Warburg gibi modern sanat tarihinde çığır açan Alman alimlerin öğrencisidir. Ancak onun tezlerinin Wölfflin ve Riegel’in formalizmine karşı olduğu söylenir.
Formalizm, sanatın ‘’formların formları izlediği bir sistem’’ olarak sınıflandırmasıdır. Panofsky bu sistemi semiyolojik bir bağlama yerleştirir. Ve buna ikonoloji adını verir. Semiyoloji (göstergebilim), göstergelerin yorumlanmasını, üretilmesini veya işaretleri anlama süreçlerini içeren bütün faktörlerin sistematik bir şekilde incelenmesine dayanan bir bilim dalıdır. İkonoloji ise görsel sanat eserlerini yorumlama metodudur. Yöntem, sanat eserinin biçimsel özelliklerinden ziyade, kültürel, sosyal ve tarihsel arka planını anlamak için tasvir edilen konunun bağlamına odaklanmaktadır. Buna göre toplumsal değerlerin belirli nesne ve fenomenlerin tasviri ile gün yüzüne çıktığı durumlar, bu durumların tespiti ve analizi ikonolojinin alanıdır.
Panofsky’e göreyse İkonografi ‘derinleşmiş ikonografi’ veya ‘yorumsallaşmış sanat tarihidir. İkonolojik yoruma göre formlar bir dönemin dünya görüşünü (Waltanschauung) yansıtırlar.
Panofsky ikonolojisinde, Waltanschauung ile onun sembolik formu arasındaki bağlantıya ait en güçlü örnek perspektifle modernlik arasında kurduğu ilişkidir. Panofsky stillerin rasyonelini araştırır; neden belirli formların veya form sistemlerinin belirli dönemlerde ortaya çıktığı üzerine durur. Onların sembolizmini merak eder; ‘’düşünceyle imge arasındaki bağlantıyı’’ keşfetmekle uğraşır. Dolayısıyla, bir şekilde form ile içeriği, ideayla tarihi birleştirir.
Panofsky metodu ile bir resmi anlamak
Panofsky, bir resim eserinin algılanabilmesi, dolayısı ile estetik bakımdan tadılabilmesi için, üç ayrı evrede gerçekleşen anlamların saptanması gerektiğini söylemiştir.
1. Doğal Anlam
a. Olgusal Anlam
b. İfadesel Anlam
2. Anlaşmalı Anlam
3. Asıl Anlam veya İçerik
Doğal Anlam: Bir resimde gördüğümüz biçimleri, tanıdığımız kimi nesnelere benzetmekle, bu biçimler arasındaki ilişkileri belirtmekle, yani biçimlerin hangi hareketler içinde olduklarını saptamakla elde ettiğimiz anlam, olgusal anlamdır. Belirli nesnelere benzetip adlandırdığımız, peşinden hangi hareketler içinde bulunduğunu saptadığımız bu biçimlerin ifadesel niteliklerini (anlatmak istediklerini) bulmakla eserin ifadesel anlamınıda elde ederiz. Bir duruşun, bir davranışın acil veya sevinçli özelliği; bir çevrenin, bir ortamın bizde hemen uyandırdığı sakin, hareketli veya kasvetli hava, ifadesel niteliklerdir. O halde, olgusal ve ifadesel anlamlar, bize, eserin doğal konusunu vermektedir.
Anlaşmalı Anlam: Eserin bize ilk bakışta kapalı kalan ve gündelik pratik deneylerimizle açıklayamadığımız bu anlamına, anlaşmalı anlam denilmektedir. Anlaşmalı anlamın bulunması ise gündelik pratik deneylerimizin dışına çıkmakla, onları başka bilgilerle tamamlamakla mümkün olmaktadır. Bu bilgiler ressam ve heykelcilere, sanatın tarihi boyunca bitmeyen hazine olmuş geleneksel kaynaklarda yer almaktadır. Yunan ve Roma mitolojisi, Tevrat, İnciller, Azizlerin yaşamı ile ilgili eserler bunların başında gelmektedir.
Asıl Anlam veya İçerik: Bir resim eserinin içeriği, asıl anlamı, bir ulusun, bir dönemin, bir sınıfın, bir dinsel veya felsefi anlayışın, bir sanatçı kişiliği tarafından nitelenmiş ve bir eserde temel davranışını belirten temel değerlendirilmesidir.
Güzel ve Tanrı yazımızı incelemek için tıkla
Michelangelo’ya Panofsky Metodu ile Bakmak
Örnek olarak, Michelangelo’nun 1508-1512 yılları arasında resmettiği Sistina Şapeli’nde yer alan İlk Günah ve Cennet’ten Kovuluş sahnesini işleyen freskoya bakabiliriz.

İlk olarak, eserde görülen nesneleri tanıdığımız kimi nesnelere benzetelim. Solda bir kaya parçası ve onun üzerinde iki çıplak insan figürü, soldaki erkek, sağdaki kadındır. Ortada bir ağaç yer alır, yaprakların yeşil olduğu kısım sol taraftadır. Ağaca asılı bir de yılan vardır ve yılanın üstünü çıplak bir kadın gövdesi ve başı oluşturmaktadır. Onun da hemen arkasında bir kadın figürü daha yer alır ve bu kadın giyinik, sol elinde bir kılıç tutmaktadır. Sağda iki figür daha bulunur, ikisi de çıplak, soldaki erkek sağdaki ise kadındır.
Sol bölümdeki erkek figürü ayakta duruyor sol eliyle ağacın dalından tutmuş sağa eliyle ve meyve koparmaya çalışıyor onun hemen yanındaki kadın figürü ise dizlerini kıvırıp oturmuş sağ yanıyla kaya parçasına yaslanmış, sol kolunu yukarı uzatmış, bakışlarını kolunu uzattığı yere çevirmiş ve kendisine, kadın başlı yılanın sağ kolunu uzatarak verdiği meyveyi almak üzeredir. Yılan kadının arkasındaki giysili kadın uçar halde, sol kolunu uzatmış, tuttuğu kılıcı önünden geçen çıplak erkek figürünün boynuna doğru uzatmaktadır. Yanındaki çıplak kadın, aynı korkuyu başını ellerinin arasına alarak geçiştirmeye çalışıyor. Böylelikle eserin olgusal anlamı bulunmuş olur.
İfadesel anlam ise, sol bölüm, doğasal unsurların canlılığı bakımından, yaşayan ve diri bir ortam oluşturuyor; bu doğal unsurlardan yoksul olan sağ bölüm, hüzün dolu bir kuruluk ve çıplaklık içinde. Sol bölümdeki çıplak kadının, almakta olduğu meyveye iştahla bakışından doğan sabırsızlık ve umursamazlığına karşılık, sağ bölümdeki çıplak erkekle kadının yaşlanmış yüzlerinde korku, acı, ve hüzün okunuyor. Böylece, Panofsky’nin doğal konu dediği anlam saptanmış olur.
Panofsky, bu doğal anlamın taşıyıcısı olan, onu bize ileten unsurlara sanatsal motifler adını vermiştir. Bu motiflerin bulunmasına ise, eserin önikonografik tasviri demiştir.
Figür ve Olayların Nedeni
Bunların ardından, eserin kompozisyonunda yer alan figür ve olayların nedenini sorgulamaya başlanabilir. Panofsky, eserin bize ilk bakışta kapalı kalan ve gündelik pratik deneylerimizle açıklayamadığımız bu anlamına, anlaşmalı anlam demektedir. Bu anlamın bulunması ise gündelik bilgilerimizin dışına çıkmakla ve onları başka bilgilerle tamamlamakla mümkün olmaktadır.
Peki bu bilgileri nereden bulacağız? Araştırarak, ressamın yararlandığı kaynağı bulmak gerekmektedir. Michelangelo’nun eserinde anlam verilemeyen figürler ve davranışlarının nedenini açıklayan kaynak Kutsal Kitap’tır. Kutsal Kitap’ın Yaratılış bölümünde yer alan şu bilgiler, eserin anlamını ortaya çıkarmaktadır.
‘’ Tanrı’nın yarattığı bütün kır hayvanları arasında en hilecisi yılandı. Yılan, Tanrı’nın, bilgi ağacının meyvesinden yenilmesini yasakladığını biliyordu. Bunu yiyen insanın öleceğini de biliyordu. Tam tersini söyledi kadına, onu kandırmaya çalıştı: ‘İnanmayın, ölmeyeceksiniz! Ondan yiyince gözleriniz açılacak; Tanrı gibi, iyiliği ve kötülüğü bileceksiniz!’ Kadın, ağacın yemesi güzel, görünüşü hoş ve bilgi arzusu uyandırıcı olduğunu sezmişti zaten. Dayanamadı. Koparıp yedi meyveyi Kocasına da verdi. O da yedi. O zaman ikisinin de gözleri açıldı, ikisi de çıplaklıklarını gördüler. İncir yapraklarını birbirine dikerek önlerini örttüler’’ (Tekvin-Yaratılış 3: 1-7)
Kutsal Kitap’tan edinilen bilgiler ile eserin sol bölümünde yer alan erkek figürünün Adem, kadın olanı da Havva olduğu anlaşılmıştır. Havva, kadın biçiminde tasvir edilmiş yılanın verdiği meyveyi alıyor, Tanrı’nın yasağına karşı geliyor ve böylece ilk günah işlenmiş oluyordu.
Burada kaynak metnin saptadığı unsurlardan farklı durumlar da görülmektedir. Yasak meyveyi, Adem’e, eşi Havva’nın verdiğini biliyoruz: ancak eserde Adem yasak meyveyi doğrudan kendisi koparmaktadır. Yılan bildiğimiz biçimde tasvir edilmemiştir. Bu değiştirmeler, sanatçının gelenekten aldığı verileri, olayın tanınmasını engellemeyecek biçimde yorumladığını göstermiştir. Bu da sanatçının eserinde yer alan bireyselliğini ortaya koymaktadır.
Kutsal Kitap ile Resmi Detaylandırmak
Eserin sağ bölümünü anlamak içinse Kutsal Kitap’tan tekrardan yararlanmak gerekmektedir.
‘’İnsan, iyiliği ve kötülüğü bilmişti artık. Bir daha hayat ağacına uzanmayacaktı eli. Sonsuzca yaşamak için onun meyvesinden yiyemeyecekti. Bunun için Tanrı kovdu Adem’i cennetten, bir daha yaklaşmasın diye de hayat ağacına, Aden Bahçesi’nin önünde Keruv melekleri koydu.’’
Bu bilgiler ile eserin sağ bölümünde kuracağımız ilişki , öykünün Adem ile Havva’nın cennetten kovuluşu olduğunu göstermektedir. Melek, elindeki kılıç ile, ilk iki günahkarı cennetten kovmuştur. Adem ve Havva, yüzlerinde ve davranışlarında yaptıklarının pişmanlığını taşıyarak korku, yılgı ve eziklik içinde uzaklaşmaktadır. Burada yine geleneksel unsurların değişikliğe uğratıldığını görmekteyiz. Kaynakta incir yaprakları ile örtüldükleri söylenen figürler tamamen çıplaktır. Sanatçı tekrardan bireyselliğini kullanmıştır.
Bu yolla, sanatsal motiflerle kimi kavramlar arasında bir bağ kurulmuş, bu bağı belirlemekle de, sanatçının eserine bilerek, bilinçli olarak koyduğu, anlaşmalı anlamı bulunmuştur. Böylelikle İkonografik çözümleme adı verilen işlemi gerçekleştirilmiştir.
Asıl anlam veya içerik içinse eserin, döneminin tarihsel gelişimi içinde, sanatçısı bağlamıyla da ele alarak çözümleme tamamlanmış olur ve eser layık olduğu değere yerleştirilebilir.
Okuma Listesi:
- Bedrettin Cömert-Mitoloji ve İkonografi
- Lionelli Venturi- Resme Nasıl Bakılır?
- Anne D’alleva- Sanat Tarihi Nasıl Yazılır?
loveinartsz
— kültür
sanat
Loveinartsz kültür sanat sohbetleri