Sosyolojik Bir Olgu Olarak Kültür
Geçmişteki uygarlıkların ve bu uygarlıklara mensup toplulukların varlıklarını tüm ihtişamıyla günümüze yansıtabiliyor olmalarının asıl sebebi ‘kültür’ olgusundan geçer. 4,54 milyar yıl yaşında olan dünyada çeşitli ulusların yok olmadan yüzyıllarca ayakta kalabilmeleri duygu, inanç ve fikirlerin nesiller arası aktarımlarının bir sonucu olarak karşımıza çıkar. Her ülkenin kendisine özgü ayrı bir dili, gelenek ve görenekleri, inanış biçimleri yani tarihsel bir kimliği bulunur. Bu unsurların içerisindeyse yüzyıllardır birikmiş olan kültürel kodlar mevcuttur. Toplum-bilimsel olarak kültür olgusu, toplumların varlıklarını kurup sürdürebilmelerinde gereklilik arz eden en temel etkinlik alanlarından bir tanesini oluşturur. Dünya tarihinde önemli bir yere sahip olan kültür, kendi köklerimizi keşfetmemiz ve geçmişle iletişim halinde olabilmemiz için atalarımızdan bizlere yadigâr kalan özgün anahtarlarımızı temsil eder.

Düşünüyorum öyleyse varım
Kendi varlığı üzerine kafa yoran ve sorgulayan insan, varlığına anlam katmak ister. Aslında insanın bu anlam arayışı onun diğer canlı türlerinden ayrılmasının ana nedenidir. Çünkü insan düşünsel becerilerinin sonucunda belli tarzlarda simgeler üreterek bulunduğu coğrafyanın kültürel dokusunu şekillendirmeye başlar. Yani insanı dünya üzerindeki diğer canlı türlerinden ayıran ‘kendi varlığı üzerine düşünebilme’ yetisi onun ölümsüzlük arayışına işaret eder.
Fransız düşünür Descartes’in dünyaca ünlü sözü “Düşünüyorum öyleyse varım!” bu durumu en iyi şekilde özetler. İnsanlık doğayı olduğu gibi kabullenmek yerine onu kendi varlığı ile anlamlandırabilecek şekilde dönüştürmeyi seçer. Bu dönüştürme etkinliğinin sonucunda ise ortaya çıkan bilgi ve ürünler kuşaklar ötesine iletilerek her toplumun kendine has kültürel mirası oluşur. Bu düşünsel süreçler insanlığı ilk önce büyüye daha sonra dine ve en sonunda ise bilime yönlendirmiştir.
Okumanız gereken 10 Felsefe Kitabı yazımızı okumak için buraya tıklayın.

Doğayı kontrol altına alıp ona kendi varlığını ifade eden anlamlar yüklemek insanlık tarihinin başlangıcından günümüze kadar var olan bir olgudur. Fakat modern döneme geçiş ile birlikte kendi varlığı üzerine düşünen insan, bilim ve sanat gibi simge üretme becerilerinin yüksek olduğu alanlarda üretmiş olduklarını küresel pazara entegre ederek, kültürü de ekonomik bir olgu haline dönüştürmeye başlamıştır. Bir ülkenin kültürü dijital mecralarda paylaşıma sunulduğu an küresel bir etki yaratabilir ve bir süre sonra da metalaşır. Bu günümüz dünyasının hemen hemen her şeyi tüketime hazır hale getirme isteğinden kaynaklanır.







Kültürün Bileşenleri
Kültürün temelinde toplumların dünya görüşleri yer alır. Toplumların varlık ile ilgili üretmiş oldukları kendilerine özgü açıklama şemaları bulunur aynı şekilde evren hakkında da belli başlı açıklama şemaları mevcuttur ve bu şemaları oluşturan inançlar vardır. İnançlar, toplumsal alışkanlıkları biçimlendirerek değerleri oluşturur. Değerler ise toplumsal alanda düzeni sağlar. Değerlerin toplumsal süreç içerisinde yaptırım gücüne erişebilmeleri de norm haline gelmeleriyle mümkün olur. Doğayı dönüştürme etkinliği olarak insanın ürettiği bilgi ve gereçler teknoloji ile gerçekleşir. Tüm bu ifade ve etkinliklerin sonucunda toplumların soyut temsilleri olarak belli tarzlarda simgeler ortaya çıkmaya başlar. Kültür, ortak bir dilin paylaşımını da beraberinde getirir. Dil, kültürün varlığını koruyabilmesi için oldukça önemli bir işleve sahiptir.



Toplumsal bütünleşmeyi sağlayan kültür, varlığı kodlama ve ölümsüzlük arayışının bir sonucudur. Dünya üzerinde bu ölümsüzlük arayışını farklı biçimlerde arayan topluluklar kendilerini bulma, anlama ve yorumlama yolculuklarında çeşitli üretimlerde bulunarak ilginç kültürel kodlar oluşturmuşlardır. Farklı ülkelerin kültürel dokularını keşfe çıkmak da dünya üzerinde yapabileceğiniz en benzersiz yolculuktur.
Günümüzdeki ilginç kültürel unsurlar
İspanya’ya ait ilginç bir dini festival olan El Colacho Türkiye’deki Hıdrıllez kültürünü anımsatsa da yapılış amaçları bir hayli farklı… İspanya’nın Castrilla de Murcia bölgesinde 1621 yılından beri yapılan bu festivalde şeytan kılığına girmiş erkekler bir yaşına gelmiş bebeklerin üzerinden atlıyorlar. Bu inanışın temelinde ise bebekleri kötü ruhlardan koruma anlayışı yatıyor.
Danimarka’da da oldukça ilginç bir kültürle karşılaşıyoruz. Bütün bir yıl boyunca evlerinde kırılmış olan eşyaları çöpe atmak yerine biriktiren halk yılın sonunda bu kırık porselen tabaklarını yakınlarının evlerine fırlatıyorlar.
İnternet üzerinde veya dergilerde de zaman zaman sıklıkla gördüğümüz ilginç bir diğer kültürel unsur boyun halkaları.. Tayland’ın Mae Hong Son bölgesinde Kayan halkı olarak bilinen bu topluluğun devam ettirmiş olduğu kültürde henüz iki yaşında olan kız çocuklarına bu halkalardan takılmaya başlanıyor. Kadınların yaşı ilerledikçe artan parlak boyun haklarını takmalarında ki asıl amaç ise uzun boynun estetiksel açıdan daha güzel duruyor olması..
Meksika’da da güllerin kültürel olarak farklı bir anlamı var daha doğrusu sarı gülün.. Çünkü sarı gül Meksikalılara göre ölümü temsil ediyor bu yüzden sevdiklerine hediye verirken de sarı gülü asla tercih etmiyorlar.
Afrika’daki Masai kabilesi ise bir başka ilginç geleneğe sahip. Bu kabilenin mensupları kötü şansı kendilerinden uzak tutabilmek adına selamlaşırken birbirlerine tükürüyor. Bunu yapmanın onlara şans getirmesi fikri de bu davranışı yüzyıllardır beslemiş.
Fotoğraflar: Pexel