Fikir, Psikoloji, Uncategorized, Yaşam Tarzı

Tanıklık: Günahın Simâsı

Bundan çok zaman önce gözlerindeki donuk ifadeden, teninin kokusundan ve bir gün karşılaşmaktan korktuğum bitkin ve içten içe ölümsüz olduğunu bildiğim günahın simasına tanık oldum.

O simâydı ki tüm gücüyle her küçük kızın dayatılmış düzende büyümesine neden oluyor, neden olmakla kalmıyor pis nefesinden süzülen her kelime eşitlikten bir parça götürüyor , zihniyetin katranlaşmasına yol açıyordu. Bu katranlaşan zihniyet “kız başına” işleri yürütmenin yetersiz kaldığı , “kızını dövmeyen dizini döver” , ”kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmemeli” gibi lafların çok edildiği, uzun giyince dindar ,kısa giyince yollu, kilo alınca balina, kilo verince cılız diyen ve medyanın da büyük bir esenlikle destek verdiği ataerkil düzeni, bu sayede de empoze edilen cinsiyetçi rolleri oluşturuyordu.

Ataerkil sistem, kadını objeleştiriyor, hızla yayılan kadının çaresiz olduğu hissini içselleştirilmeye çalışıyor, onların dar bir pencereden yaşamına devam etmesini istiyordu. O günah siması ne çok can yakmıştı ne çok tacize, cinayete sebep olmuştu oysa ufak tefek nedenlerle büyümüştü. Edilen her cinsiyetçi küfrü, ayrımcı her dili, cinsiyetçi şakaları yemişti, yedikçe daha çok yemek istemişti . İstedikçe peşinden cinsiyetçi roller, cinsiyetçi baskılar gelmişti. Geldikçe günah daha çok acıkmıştı. Saldırı, tehdidi, şantajı yemişti. Ardından taciz, cinsel ve psikolojik şiddet derken yenen her bir sebep bir diğerini çağırmıştı ve en sonunda cinayet gelmişti. Gelmişti ama doyamamıştı pis sima.

Korktuğum simanın gözleri, pür dikkat beni izlerken kendimi kilitli, rutubetli  bir odada buldum. Buruşmuş elleri bana dokunmaya çalışıyordu. Kurumuş dudakları bir şeyler anlatmak için aralandı. Git gide bana yaklaşıyordu. Yaklaştıkça ben de kaçmaya çalıştım, beni köşeye sıkıştırınca saldırmaya karar verdim. Bana zarar vermesine izin veremezdim. Pis kokulu yaşlı sima, başta direndi, çığlıklar attı .Sonradan yüzünü boydan boya çizdim. Kolunu, bacağını ısırdım ,saçını çektim, kıyafetlerini parçaladım. Ben parçaladıkça güneş açtı, rutubet azaldı, elimde bir anahtar ve karşımda bir ayna beliriverdi .Bir anahtara, bir simaya bir de aynaya baktım. Sima tanıdık geldi, içten içe bir sızı kapladı bedenimi, gözlerim gördüklerine inanmak istemedi. Çizili surat da, ısırılan  kol da bacak da benimdi. Elimde kendi saçlarım, yırtık pırtık kıyafetlerimle, gözlerimdeki donuk ifadeyle, tenimin kokusuyla anahtarı çevirip odadan çıktım beni bana anlatabilmek için.

Bir Cevap Yazın