Edebiyat, Kitap, Yazar/Şair

Yakın Kitap Analizi

Octavia E. Butler

İlk siyahi bilim kurgu yazarı ve feminist bilim kurgunun en başarılı yazarlarından biri olan Octavia Butler, 1947 yılında dünyaya gelir. Annesi hizmetçi babası ise ayakkabı tamircisidir. Babası, Octavia çocuk yaştayken ölür. Annesi çalışmak zorunda olduğu için anneannesi Octavia’yı büyütür. Disleksi olduğu için dışlanır ve kitaplar dostu olur. Maddi durumları olmadığından ötürü annesi hizmetçilik yaptığı yerde çöpte bulduğu kitapları ona getirir. Yakın kitabını 2019 tarihinde yazar. Eser, edebiyat camiası tarafından büyüleyici bir kitap olarak anılır. Yakın’ı yazmasındaki sebebi annesinin ve kendisinin ırkçı muamelenin ve çektiği sıkıntıların ona ilham verdiğini söylemiştir.  
“Annemin kendisine edilen hakaretleri duymazdan gelmesinden ve hizmetçilik yapacağı evlere arka kapıdan girmesinden hiç hoşlanmaz ve henüz küçük bir çocuk olmama rağmen bunu onur kırıcı bir şey olduğunu anlardım. Bir şeylerin yanlış olduğunu biliyordum; bu nahoş ve kötü bir şeydi. Daha sonra, yedi ya da sekiz yaşındayken ona, ‘Senin yaptığın işi yapmayacağım, bu korkunç bir şey,’ dediğimi hatırlıyorum. Annemse sadece yüzünde üzgün bir ifadeyle bana baktı ve hiçbir şey söylemedi. Bence Yakın’ı yazarken bana ilham olan şey işte o bakış ve katlandığı onur kırıcı şeylerin hatırasıydı. Bunu hiç unutmadım ve bu tür muamelelere katlanan insanların korkak ve kendini savunmaktan aciz kimseler olmadığını, tam aksine çocuklarına biraz daha ileriye taşıyabilmek için bulabildikleri her şeyi kullanan kahramanlar olduklarını göstermek istedim.” 
 

İthaki Yayınlarından çıkan Yakın, bir bilim kurgu eseri. Düşüncelerime göre bilim kurgu tarafı sadece zamanlar arası yolculuğuydu diyebilirim. Diğer kalan her şey tecrübe etmek istemeyeceğimiz kadar gerçekti. Düşünelim. Ten renginiz bazı insanlardan daha koyu diye okutulmadığınızı, hayatınız adına karar veremediğinizi, para karşılığında satıldığınızı ve çocuk dahi doğursanız çocuklarınız sırf siyahi bir tene sahip olduğu için sizden alındığını düşünelim. Korkunç değil mi? 1976 yılında yaşayan Dana, beyaz ten rengindeki kocası Kevin ile yeni evlerine taşınmaktır. Gelen mide bulantılarıyla beraber kendisini hiç tanımadığı bir yerde bulur. Karakterimiz 1817 yılına zaman yolculuğu yaparak küçük bir çocuğun, Rufus’un hayatını kurtarır. 1817 yılında günler belki aylar geçirmesine rağmen kendi hayatı olan 1976 yılına döndüğünde saatler ve günler geçmiş oluyor. Her mide bulantısında geçmişe, başına gelen her kötü olayda 1976 yılına dönüyor. Olayları anlatmasına rağmen ona inanamayan kocası Kevin, bir süre sonra onunla beraber geçmişe dönüyor. Kevin, beyaz olduğu için şanslı oluyor. Ona saygı gösteriyorlar. Fakat Dana, o kadar şanslı olmuyor. Köle olarak görülüyor, izin kağıdı olmadan hiçbir yere gidemiyor, çalıştırılıyor, Rufus’un babası tarafından kırbaçlanıyor. Dana, içindeki umutlar ile Rufus’un buradaki insanlara benzemeyeceğini dilese de ileride gözleriyle şahit olacağı üzerine babasından daha kötü oluyor. Rufus, bu noktadan benim için hayal kırıklığı oluyor. Dana, 1817 yılında yaşadığı her gün vicdanıyla herkes yardım ediyor, siyahi insanlara, zulümlerin son bulması için Rufus ile tartışmalarda bulunuyor. Başarıyor mu başaramıyor mu devamını getirmeyeceğim. Çünkü Dana ile tanışmanızı ve bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. 

Bugün maalesef biliyoruz ki ne siyahilere yapılan ırkçılık ne de diğer herhangi bir sebepten ötürü farklılara yapılan ırkçılıklar bitti. Renklerin, dillerin, dinlerin ve ırkların çeşitliliğinin çok güzel olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Umuyorum ki bu çeşitliklerin güzelliklerinin farkına varır ve zulümleri bitiririz. Umuyorum ki dilediğimiz gibi yaşamak için gayret eder ve geleceğe güzel bir dünya bırakabiliriz!

2 thoughts on “Yakın Kitap Analizi

Bir Cevap Yazın