Deneme

Benliğime İlk Çağrı

Yolunu kaybetmiş bir kimsenin yaşayacağı ilk duygu korkudur. Bu korku, somut yaşantımızda en hakiki şekilde kendisini hissettirmekle yükümlüdür. Peki tinsel yaşantıda yolunu kaybetmiş kimsenin yaşadığı ilk duygu nedir? Mutlu mu olur insan bilinmeyen sokaklarda yoksa endişelenip kaygı mı duyar? Bu soruların cevabını ancak hiç tanımadığı semtin sokaklarında kendisini tinsel olarak kaybetmiş insanlar verebilecektir.

Bendeniz, yolunu somut yaşantısında kaybetmemiş fakat tinsel açıdan onlarca çıkmaza giren birisi olarak bu sorulara cevabımı verebilirim. Bahsi geçen durumda kaybolduğumu düşündüğüm her anımda bildiğim sokakların manzarasını çizdim. Dimağımda üstünü örttüğüm bütün anılarım ve duygularım, kaybolduğumu sandığım tüm sokaklarda kendiliğinden açıldı. Ne zaman kendimi bu sokaklarda bulsam hep bana ait sandığım duygulara koştum. Yakalamaya çalıştım bu duyguları ancak nafile… Hangi duygunun peşine takıldıysam o duygu benliğimden uzaklaştı habersizce. Bunun sorumlusu peşinde koşturan duygular mı? Hayır. Bunun tek sorumlusu, kaybolduğu sokaklara bildiği manzaraları çizen zat. Her sokağın, her caddenin ve her kaldırım taşının somut bir varlığı olduğu gibi bir tuvali de vardır. Bu tuvalde ne kadar vakit geçirilirse o kadar çok değer kazanır kişinin nazarında. Sersem adımlarla yürüyüp geçilen bir kaldırım taşı, kişi için hiçbir anlam ifade etmeyebilir. Bizatihi öyle olacaktır. Peki, bilinç düzeyinde ve istek halinde üzerinde bulunulan kaldırım taşı kişi için nasıl bir anlam ifade edebilir? İşte bu kaldırım taşının tuvaline hiçbir boya çalınmasa bile kişinin gönlünde değer biçilemez bir eser olacaktır.

Murmur, Anne Magill

Bir nesne, durum, olay ya da olgu ancak kişinin bu an üzerine anlam yüklemesiyle değer kazanabilir. Benim benliğime çağrıda bulunmamın sebebi de budur. Yaşadığım(ız) her anın paha biçilemez bir ölçüde olması beni pekala bilmediğim diyarların kölesi yapmış olabilir. Bu diyarlara da sadece bildiğim sokakların manzaralarını çizmiş olabilirim ancak bu manzaraların üstünü güneş son batışıyla kapattı. Karşısında birkaç ev ve rotasız yokuşa bakan saygıdeğer mabet de güneşin son batışıyla karanlığa gömüldü. Üzgünüm… Bu mabet ve manzaralarla birlikte kendimi de karanlığa gömmüş olsam bile kendime bir çağrıda bulunuyorum.

Ben, kendimle olduğum her vakit aydınlığı doğuracağım. Ben, kendimden bir lahza dahi vazgeçmeden savaşacağım karanlıkla, aydınlıklar için! Ve ben, ihtimaller uğruna değil kararlılığın uğruna aydınlığı doğuracağım!

Bir Cevap Yazın