Mimari, Sanat

Eski Roma’da Bahçe Sanatı

Eski Roma’da bahçe sanatı ve ilk bahçe fikirlerinin muhtemelen dinsel felsefeye ve mitolojiye dayandığı; bahçe tasarımı ve düzenlenmesinin aynı resim, heykel, mimari vb. gibi güzel sanatlar kategorisinde olup plastik sanat olarak esasta göze hitap ettiği düşünülmektedir.
Eski devirlerde insanlar yaşam alanı oluşturmak amacıyla doğa içine yerleşmiş ve çevrelerini kendi gereksinimleri doğrultusunda değiştirmeye başlamışlardır. Bahçe ve çevre planlamasının ilk örnekleri, insanların göçebe hayatı ve avcılığı bırakıp toprağın kıymetini anlamaya başladıkları tarımı geçim kaynağı olarak seçtikleri dönemlere kadar dayanır. Bu bahçe sanatlarının ilk örnekleri Mezopotamya, Mısır, İran, Eski Yunan ve Eski Roma’da görülmektedir. Bu örnekler içinden en ilgi çeken bahçe sanatlarından olan Roma bahçe sanatı oldukça spesifik özelliklere sahiptir. Öncelikle Roma sanatı dediğimizde akla ilk gelen Yunan sanatına çok benzemesi hatta taklit edildiğini düşündürmesidir. İşin aslı Romalılar, kültürlerindeki birçok konuda Yunanlılardan etkilenmişlerdir. Buna bahçe sanatı ve mimari de dahildir. Ancak Romalılar, mühendislikte ciddi ilerlemeler kaydetmiş ve bu alanlarda en uzun ömürlü mimari fikirlerden bazılarını geliştirmişlerdir. Bu fikirlerden en etkili ve şüphesiz en ilginç olanı betondur.

Eski Roma’da Bahçe Sanatı ve Beton Kullanımı

Beton fikri aslında tamamen Romalıların değildir. Hem Yunanlılar hem de Campania halkı MÖ.4. yy’dan beri taş duvarlar arasında harç kullanmışlardır. Fakat Romalılar bu fikri o kadar iyi noktalara getirmişlerdir ki inşalarından bu yana bin yıl geçmesine, duvar kaplamaları aşınmış veya dökülmüş olmasına rağmen birçok roma yapısının beton çekirdeği hâlâ sapasağlam ayaktadır. Ayrıca bu betonun Romalılar için diğer olumlu bir özelliği ise hem kıvrımlı şekiller, tonoz ve kubbeler inşa etmek hem de çabuk katılaştığı için kısa sürede işin bitmesine olanak sağlamasıdır.

Eski Roma’da Bahçe Sanatı ve Mühendislik

Romalılar, mühendislikte önemli ilerleme kaydetmelerinin ispatı niteliğinde zafer takı, dikili taşlar, tiyatrolar, hamamlar, podyum tapınağı, merkezi kubbeli yapılar, tonoz ve kemerli yapılar, şehir kapıları ve köprüler gibi oldukça dekoratif ve strüktif yapılar inşa etmişlerdir. Tüm yapıların bulunduğu Roma şehirleri, suya yakın ve aynı zamanda korunaklı yerlerde kurulmuş olup yol ağları iyi düşünülerek planlanmıştır. Kent içi ve kent dışı yollarda kuzey güneydoğu ve batı aksları vardır. Bu aksların kesişim noktaları forum adı verilen meydan niteliği taşıyan alanlardır. Forumlardan kimisi ticarete yönelik limana yakın yerlerde kimisi kent içi etkinliklerin sürdürüldüğü yerlerde konumlandırılmıştır. Kent girişlerinde ise önemli sanat yapılarından saydığımız, roma imparatorlarının adları yazılmış olan zafer anıtları vardır.
Roma bahçe sanatında su ve suyla ilgili yapılar çok kullanılmaktadır. Kent içinde halkın su ihtiyacını da gideren ve Nymphaeum olarak adlandırılan yapılarına yer verilmiştir. Oldukça gösterişli ve birkaç katlı bu yapılar kent merkezi sayılan yerlere yapılmıştır.

Nymphaeum

Hamam Yapıları

Kent içinde önemli olan diğer bir yapı hamamlardır. Hamamlar sadece yıkanmak için değil, sosyal bir ortam oluşturup politika spor ve iş konuşmalarının yapıldığı mekânlar olarak da kullanılmaktadır. Gösterişi ve zenginliklerini dışa yansıtmayı çok seven Romalılar kent içinde anıtlar, yazıtlar ve heykellere yer vermişlerdir fakat buna rağmen kent içinde az gelirli insanların yaşadığı ve sağlıksız koşulların olduğu çok katlı insulae denilen evler de vardır. Bu evlerin kendilerine ait açık mekânları yoktur. Karanlık ve küçüklerdir.

Kent dışında ise zenginlerin yaşadığı iki ya da tek katlı domus adı verilen evler vardır. Bu evler içe dönük odaları, kolonları ve atrium adı verilen iç avlusuyla eski Yunan evleriyle benzerlik göstermektedir. Bahsi geçen bu avlular yapı ile sarılmış durumdadır. Avlularda, gelen yağmur suyunu değerlendirmek için minik havuz şeklinde impluvium adı verilen elemanlar kullanılmıştır. Bu evlerin bahçeleri formal yapıdadır ve oldukça fazla mimarı yapıya yer verilmiştir. Bu sebepten ötürü ağaçlara pek fazla yer verilmemiştir. Fakat merkezi aksın sonunda yer alan ve bosket adı verilen yapay ormanlar yapmışlardır.

Domus

Bahçeler, küçük bir heykel müzesini andırmaktadır. Bu heykellere fon oluşturmak amacı ile herdem yeşil bitkilerden bitki duvarları yapılmıştır. Bahçelerde çiçekli bitkilere yer verilmediği gibi bitkileri genel olarak saksıda kullanmayı tercih etmişlerdir. Ayrıca bitki budama sanatı olan topiory sanatını da bahçelerinde yaygın olarak kullanmışlardır. Bu gösterişi ve zenginliği seven Romalılar imparatorlukları zayıfladığında korunma amacıyla bir arada yaşamaya başlamışlar ve kırsal alanlardaki bu yapıları terk etmişlerdir.

YARARLANILAN KAYNAKLAR
KİTAPLAR
Peyzaj Mimarlığı- Prof. Dr. Aslı Bayçın KORKUT, Yrd. Doç. Dr. Elif Ebru ŞİŞMAN, Yrd. Doç. Dr. Murat ÖZYAVUZ
Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Mimarlık Fikri- Philip Wilkinson
LİNKLER
https://www.tarihlisanat.com/
https://tr.pinterest.com/

Diğer yazılarımızı incelemek için ana sayfamızı ziyaret edin.

2 thoughts on “Eski Roma’da Bahçe Sanatı

Bir Cevap Yazın