FREUD NE DEDİ BERNAYS NE ANLADI?

Bir tarafta; Hepimizin tanıdığı Psikoloji bilimci, psikanalizin kurucusu, insan doğası ve bilinçaltı hakkında ilk iddiaları ortaya atan Sıgmund Freud.

Diğer tarafta Freud’un ablasının oğlu olan, “halkla ilişkilerin babası” olarak bilinen, Amerikalı modern propagandanın kurucusu Edward Bernays.
Onları bir araya getiren tek şey kan bağları değil. Gerilerde çok gerilerde zamanda yolculuk yapan The Century of the Self (Ben Devri) belgesinde görmüş olduğumuz üzere, kitleler üzerinde Bernays’ın etkisinin altında Freud’un kitabındaki fikirler olduğunu görüyoruz. Peki bu nasıl oldu?
Freud’un düşünceleri Viyana’da kabul görmüyor, doktorluğu bile tehlikeye düşüyordu. Birine dert anlatmak, dostun omzunda ağlamak bunlar Viyanalılar için yasaklı davranışlardı. Birine kendi içimizden bir şey anlatmak “kendimizi satmak” anlamına geliyordu. Freud’un fikirleri Viyana’da değil ama daha uzaklarda Bernays sayesinde kabul görecekti. Fakat Freud düşüncelerinin Bernays tarafından bu şekilde halka sunulmasından razı mıydı?
Bernays’ın zekası sadece Amerika için değil, tüm Dünya için önemliydi çünkü Bernays tüketim toplumunun başlangıcını burada atmıştı. Dünyaca ünlü opera sanatçısı Caruso, dönemin başkanı Woodrow Wilson’a kadar birçok isimle çalıştı. Paris Barış Konferansı’nın ardından Amerika’ya dönünce şunu düşünecekti ”savaş için propaganda yapılabildiğimize göre, barış içinde propaganda yapabiliriz”. Propaganda kelimesinin olumsuz anlamı olduğunu düşünerek bunun yerine “halkla ilişkiler konseyi” ni kurdu, bu terim ilk kez kullanılacaktı.

Kalabalıklar ne düşünüyor? Kitleleri nasıl yönlendirebilirim? Bernays’ın aklında olan sorulara bir kitap yardımcı olacaktı. Sıgmund Freud – Psikanalize Giriş. Amcası Freud, ona kitabının kopyasını göndermişti. Bernays kitaptan ve fikirlerden müthiş etkilendi. İnsanların bilinçaltını manipüle ederek para kazanabilme ihtimali onun dikkatini çok çekmişti. İşe ilk olarak kadınlardan başlayacaktı.
Teklif tütün fabrikası sahibi George Hill’den geldi, kadınların sigara içmesinin tabu olduğu tarihte kadınların sigara içmesini sağlamak istiyordu. Kapitalizmin balçıktan elleri ilk kadınlara değiyordu. Bernays önce bir psikanalist ile görüştü ardından psikanalistin gözünden, sigaranın kadınlar için penisi simgelediğini öğrendi. “Eğer” dedi psikanalist, “kadınlara, sigaranın erkeklere karşı bir başkaldırı olduğuna ikna edersen onlarında bir penisi olmuş olacak”.
Paskalya törenlerinin düzenlendiği kalabalık bir zamanda birkaç zengin kadını sigaraları çoraplarında saklamaya ikna etti. Bernays’ın işareti geldiğinde tüm kadınlar sigaraları yakacaktı ve bu eylemlerinin bir “özgürlük” amacı taşıdığını söyleyeceklerdi. Bernays elbette o sırada orada olan gazetecilerin bunu haber yapacağını biliyordu. Ertesi gün sadece New York gazetelerinde değil, dünya basınında da bu haber manşet olacaktı.

Bernays, Freud’un kadınlar için öne sürdüğü penise imrenme tezini değiştirip; sigara ile kadınlarında bir penisi olduğuna ikna ederek, sigara satışlarındaki kadınlarının oranını başarılı bir şekilde arttırmıştı. “Çok alakasız nesneler, sizin için duygusal bir anlam taşıdığında çok güçlü bir hale geliyordu.” fikrini bu sayede kanıtlamış oldu.
Ardından araba, kıyafet ve diğer her şeyin satışı Bernays’ın önüne geldi. “Bir arabaya ihtiyacınız var” fikri yerine “bu arabayı alırsanız eğer daha iyi hissedeceksiniz” ya da “kıyafetlerinizin eskimesini beklemeyin, her gün yeni kıyafetler giyerek kendinizi iyi hissedin” teorileri ile insanların bilinçaltındaki arzulara oynuyordu. Amerika’da artık vatandaş değil, tüketici vardı.
Bernays başkanla yemek yiyor, zenginlerle iş yapıyor, zekasıyla herkesi etkileyen günlere uyanırken Freud; her gün bir felakete uyanıyordu. Avrupayı etkisi altına alan ekonomik kriz, Freud’un bütün servetini eritmişti. Yeğenine mektup yazarak yardım istedi. Kısa sürede Bernays, Freud’un kitaplarını basmaya başladı.
Fakat belki de Freud’un (tahminimce) bir paraya ihtiyacı vardı ama düşünceleri ve kitapları ile gündeme gelmek istiyordu. Parayı bu şekilde kazanması daha doğru olacaktı. Sonuçta o bir doktordu. Ömrünü, fikirlerini savunarak geçirmiş bir adam şimdi en ünlü pazarlama ustalarından birinin elinde pazarlanıyordu. “Freud seks hakkında ne düşünüyor? Kadınların penise imrendiğini duydun mu? Libidomuz bizi gerçekten yönlendiriyor mu?” bu dedikoduları akademi dünyası değil Bernays ortaya atmıştı. Herkesin bu kitapları okumasını istiyordu. Bernays’ın Amerikaya gel kendini burada tanıt tekliflerini geri çevirdi. Zaten Amerika’yı hiç sevmiyordu. Bernays’ın elinde Freud, bir sermaye olmuştu.

Amerika entelektüelleri arasında Freud okunuyor, herkes Freud’dan bahsediyordu. Freud’un insanın içinde saldırgan dürtüleri olduğunu söylemesi ise hükümeti korkutuyordu. İnsanlar hükümeti devirebilirdi. Rusyanın başına gelen buydu. Demokrasi fikri yeniden analiz edilmeliydi. Psikoloji bilimi kitleleri yönlendiren bir mekanizma haline gelmişti.
O ise her zaman gittiği Alp dağlarındaydı. Otel odasından müthiş manzaraya bakıyordu fakat huzursuzdu. Bernays onu yanlış anlamıştı. Freud ilk kez burada insanın kötü bir hayvan olduğunu düşündü. Belki de fikirlerinin bu şekilde Amerika’ya satılmasından dolayı mutsuzdu. Fikirleri yanlış anlaşılmıştı. İnsanlardan uzaklaşmasının nedeni buydu.
Tarih 1928 olduğunda Amerika’nın yeni başkanı Hoover bir grup halkla ilişkilerciye şunu dedi: “Siz arzu yaratma mesleğini edindiniz. İnsanları hareket eden mutluluk makinelerine dönüştürdünüz. Bu makineler ekonomik büyüme için vazgeçilmez oldu.”
Freud’un fikirlerinin Amerika’nın, kapitalizmin elinde ne hale geldiğinin en somut örneği başkanın ağzından çıkan bu sözlerdir. Freud bunu istemiyordu.

KAYNAKÇA
BELGESEL – THE CENTURY OF THE SELF
ÖNERİ KİTAP
FREUD – TOTEM VE TABU
